Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/4224 E. 2015/7985 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4224
KARAR NO : 2015/7985
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/76880
MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2011
NUMARASI : 2011/150 (E) ve 2011/372 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
SUÇ TARİHİ : 31/12/2008

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikâyetçi B.. A..’ın bir süre sanık Ü.. V..’ın yanında işçi olarak çalıştığı, adı geçen şikâyetçinin işten ayrılmasını müteakip sanığın borçlusu şikâyetçi B.. A.. olarak görünen her biri 3.000 TL bedelli 2 adet bonoyu sahte olarak düzenlediği ve bu senetleri kredi kullanabilmek için katılan T.. A.. S.. Şubesine vererek bu senetler karşılığında kredi kullandığı, bu şekilde aldatıcı hareketlerle tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlayan sanığın üzerine atılı “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunmasına, şikâyetçi beyanına, suça konu senetler altındaki borçlu imzalarının şikâyetçi B.. A..’ın eli ürünü olmadığına ilişkin bilirkişi raporuna, katılan banka yazılarına, senetler üzerindeki mahkemenin gözlemine ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Sanığın soruşturma aşamasındaki ifadesinde; “suça konu senetleri bankaya kendisinin ibraz ettiğini, ancak bu senetler karşılığında katılan T.. A.. tarafından kendisine herhangi bir kredi kullandırılmadığını, daha önceden bu bankaya olan kredi borcu nedeniyle senetlerin kendisine iade edilmeyerek şikayetçi ve kendisi hakkında icra takibi başlatıldığını” beyan ettiği, sanığın yargılama aşamasında mahkemeye sunduğu yazılı savunmasında ise; “Garanti Bankasına ait hesap hareketlerinin incelenmesi durumunda katılan banka tarafından kendisine kullandırılan kredinin suça konu senetlerle ilgisinin olmadığının, bu senetlerin söz konusu kredinin kullanılmasından sonra verildiğinin anlaşılacağını” ileri sürdüğü ve banka hesap hareketlerinin getirtilmesini talep ettiği, bunun üzerine mahkemece katılan T.. A.. S.. Şubesine müzekkere yazılarak suça konu senetler karşılığında sanığa kredi kullandırılıp kullandırılmadığının sorulduğu ve buna ilişkin belgelerin gönderilmesinin talep edildiği, banka tarafından gönderilen 21/10/2011 havale tarihli cevabi yazıda sanığın söz konusun senetler karşılığında kredi kullandığının belirtildiği ve buna ilişkin olarak sadece sanık tarafından talep edilen 10.000 TL bedelli faaliyet kredisinin uygun görüldüğüne ilişkin kredi tebliğ mektubu isimli bir belgenin gönderilmesi ile yetinildiği, bununla birlikte sanığa kullandırıldığı bildirilen kredinin tahsisine ilişkin kredi sözleşmesinin ve bu kredinin sanığa ödenmesine ilişkin diğer belgelerin mahkemeye gönderilmediği, bilahare mahkemece T.. A.. S.. Şubesine bir kez daha müzekkere yazılarak sanık tarafından kullanılan kredi ile ilgili olarak herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulduğu, adı geçen banka tarafından gönderilen 30/12/2011 havale tarihli cevabi yazıda; sanığın 28/03/2008 tarihinde kullandığı bir oto kredisinden bahsedildiği, ayrıca sanık tarafından farklı tarihlerde kullanılan başka kredilerin de bulunduğunun, ancak sanığın bu kredilerin taksitlerini süresinde ödememesi nedeniyle sanık hakkında yasal takibat yapıldığının bildirildiği, buna göre; somut olayda sanığın suça konu senetleri katılan banka şubesine yeni bir kredinin tahsisi için mi verdiği, yoksa sürmekte olan bir kredi ilişkinin teminatı olarak mı ibraz ettiği (senetlerin önceden doğan kredi borcu için verilip verilmediği) hususlarında ve ayrıca tahsis edilen kredinin türü ve miktarı konusunda belirsizlik bulunduğu anlaşılmakla;
Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle katılan banka şubesine müzekkere yazılarak sanığın suça konu senetleri hangi tarihte bankaya ibraz ettiğinin, bu senetler karşılığında sanığa herhangi bir kredi tahsis edilip edilmediğinin, tahsis edilmiş ise kredi miktarının ve çekilen bu kredi nedeniyle sanık tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması ve bu senetlere istinaden bir kredi tahsisi yapılmışsa bu krediye ilişkin bankada mevcut tüm belgelerin asıllarının ya da onaylı suretlerinin getirtilerek dosyaya eklenmesi ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,
b-Kabule göre de;
5237 Sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde belirtilen nitelikli hallerde suçtan elde edilen haksız menfaat belli ise; 5237 Sayılı TCK’nın 52. madde hükmü de gözetilmek sureti ile haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde temel adli para cezası aynı Kanun’un 61. maddesi
uyarınca gün olarak belirlenerek artırım ve indirimler gün üzerinden yapıldıktan sonra, ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı ile TCK’nın 52/2. madde hükmü gereğince 20-100 TL arasında takdir edilecek miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan belirlenen gün miktarına göre sonuç adli para cezasının belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 10/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.