Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/3993 E. 2015/6923 K. 19.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3993
KARAR NO : 2015/6923
KARAR TARİHİ : 19.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/61159
MAHKEMESİ : Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2011
NUMARASI : 2010/863 (E) ve 2011/744 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 14/04/2010

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan İ.. U..’nun Mersin İlinde faaliyet gösteren C. T. T. G. O. T. Hizmetleri Kimyevi Maddeler İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin sahibi olduğu, adı geçen katılanın bu şirketin faaliyeti kapsamında Munzur marka suların satışını yaptığı, suç tarihinde katılan İ.. U..’ya ait cep telefonu numarasını arayan sanık M.. Y..’ın su sipariş etmek istediğini söyleyerek katılanı işyerine davet ettiği, bunun üzerine katılanın sanık tarafından bildirilen adresteki işyerine giderek sanıkla görüştüğü, gerçekleşen görüşme neticesinde sanık ve katılanın 1000 koli suyun 2.300 TL bedelle sanığa satılması hususunda anlaştıkları, yapılan şifahi anlaşma uyarınca sanığın satılan suyun parasını ürün teslimi sırasında ödeyeceği, bunun üzerine katılanın sanık tarafından gönderilen araçlara 610 koli suyu yükleyerek sanığın belirttiği adrese gönderdiği, aynı gün sattığı suların bedelini almak üzere sanığa ait işyerine uğrayan katılanın sanığın işyerinde olmadığını tespit ettiği, bunun üzerine katılanın sanığa ait telefon numarasını aradığı, sanığın biraz daha su alacağını söylediği ve katılandan para havale etmek için hesap numarası istediği, katılanın kendisine ait hesap numarasını sanığa bildirdiği, ancak buna rağmen sanık tarafından herhangi bir havalenin yapılmadığı, bunun üzerine sanığın bir kez daha sanıkla irtibata geçtiği, sanığın ısrarla satın aldığı malların bedelinin alacağı olduğu R. Ü. isimli müşterisi tarafından katılana ait hesaba havale yapıldığını ileri sürmesi ve buna ilişkin bir de eft belgesi ibraz etmesi üzerine katılanın tekrardan banka ile irtibata geçtiği, ancak banka tarafından yapılan incelemede sanık tarafından katılana verilen belgenin eft dekontu değil banka tarafında müşterilere verilen eft talimatı olduğunun bildirildiği, bunun üzerine katılanın bir kez daha sanığa ulaşmaya çalıştığı, ancak telefonlarına cevap vermediği için sanığa ulaşamadığı, katılanın ihbarı üzerine kolluk görevlilerince sanığa ait işyerinde yapılan kontroller neticesinde, söz konusu işyerinin belediye tarafından mühürlendiğinin, katılan tarafından sanığa satılan suların işyerinde bulunmadığının tespit edildiği, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle katılan zararına ve kendisi yararına olacak şekilde haksız menfaat temin eden sanığın üzerine atılı “dolandırıcılık” suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
Sanık savunmasına, katılan beyanına, banka yazılarına, kolluk görevlilerince sanığa ati işyerinde yapılan kontroller neticesinde tutulan tutanak içeriğine, fotoğraf teşhis tutanağına, sanık tarafından katılana verilen eft talimatı fotokopisi ile tüm dosya kapsamına göre; mahkemece sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarih ve 2007/10-108 Esas, 2007/152 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “30 GÜN” ve “600 TL” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 GÜN” ve “100 TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.