YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3640
KARAR NO : 2015/5921
KARAR TARİHİ : 02.11.2015
Tebliğname No : 11 – 2012/77619
MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2011
NUMARASI : 2009/137 (E) ve 2011/201 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
SUÇ TARİHİ : 27/05/2008
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikayetçi A. hakkında ”katılma talebinin kabulüne” karar verildikten sonra mahkemece 15/11/2011 tarihli duruşmada ”katılan sıfatının kaldırılmasına dair” ara kararı verilmiş ise de, suçtan zarar görmüş olan şikayetçi A..’nin ve vekilinin CMK’nın 260. maddesi uyarınca kurulan hükmü temyiz ve kamu davasına katılma hakkı bulunduğunun anlaşılması karşısında, söz konusu ara kararın kaldırılarak şikayetçinin CMK’nın 237/2 maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede,
Sanık M.. ile sanıklar F.. ve M..’ın fikir, eylem birliği içerisinde, kendilerine ait şirket adına kredi çekebilmek için borçlusu katılan A.. Ç.. olan iki adet bono tanzim ettikleri ve dosyada anılan banka şubesine teminat olarak söz konusu sahte senedi vermeleri üzerine talep ettikleri kredinin kendilerine ödendiği, taksitlerin ödenmemesi üzerine katılan aleyhine icra takibinde bulunulduğu ve bu suretle sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia edilen olayda;
1)Sanık F.. hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere dair katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı Kanun’un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından, CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2) Sanık M.. hakkında kurulan nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere dair katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamına göre; sanık F..’ın söz konusu eylemleri tek başına gerçekleştirdiğine dair beyanı ve sanık Murat’ın inkarı karşısında mahkemenin ”kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi gereğince beraate dair kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
3) Sanık M.. Y.. hakkında kurulan nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere dair katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine
Ancak;
Senet üzerinde katılan A.. adının yanında sanıklara ait şirketin adresinin yazması nedeniyle katılan aleyhine başlatılan takipte gönderilen ödeme emrinin şirkette sanık M.. tarafından tebellüğ edildiği ve böylece takibin katılan A.. Ç.. aleyhine haberi olmaksızın kesinleştirildiği, sanık Mehmet’in soruşturma aşamasında; çocuklarının ortak olduğu şirkette yardım amaçlı çalıştığını ve esnaf olan A.. Ç..’in senet düzenleyip şirkete söz konusu senedi yolladığını, çocuklarının da bunu bankaya verdiğini, sehven takibin ilçede uzman doktor olan A.. Ç..’e gittiğini savunduğu, yargılama aşamasında ise senedi ilk defa gördüğünü A..’nin senet yolladığından haberinin olmadığını, çocuklarından duyduğunu belirttiği, bu şekilde beyanlarının birbirileyle çeliştiği, şirketin bulunduğu ilçede görev yapan A.. Ç..’in tanınan birisi olduğu ve dolayısıyla senet üzerinde borçlu olarak yazılan bu ismin sanık Mehmet tarafından bilinmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gözetildiğinde, sanık Mehmet’in söz konusu eylemi sanık F..’la fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdiği sabit olup sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde beraatine dair hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.