YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3378
KARAR NO : 2015/6095
KARAR TARİHİ : 04.11.2015
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müştekiyi cep telefonundan arayan sanığın, kendisini üsteğmen sıfatıyla tanıttığı, müştekiye “Ben üsteğmenim. Bir çete ile uğraşıyoruz. Bağlantı kurduk. Bunlar senin de kimlik kartını ele geçirmişler ve A…V..adına kredi kartı düzenleyip senin hesabını boşaltıyorlar. Seni savcıya bağlıyorum. Bu işi savcı takip ediyor.” dediği, daha sonra başka bir yere bağladığı, bağladığı kişinin de müştekiye “Ben Cumhuriyet savcısıyım. Bir şebeke ile uğraşıyoruz. Şuan bağlantı kurduk. Üsteğmenim benim bilgim dahilinde sizi yönlendirecek.” dediği ve telefonu kendisini üsteğmen olarak tanıtan sanığa verdiği bu şekilde kandırılan müştekinin sanık adına kayıtlı İş Bankası/Adana- Yüreğir şubesi nezdinde adına açılmış olan hesaba sanığın ayrı ayrı miktarlarda para yatırması gerektiğine dair yönlendirmesiyle aynı gün içinde 13:26, 14:09 ve 14:34 saatlerinde toplam 5826 TL havale ettiği anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Müştekinin yatırdığı paraların sanık adına açılmış hesaba intikal ederek sanığın malvarlığına katılmış olması karşısında suçun tamamlandığı gözetilmeden sanığa verilen cezanın TCK’nın 35. maddesi gereğince indirilmesi suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde tayin edilmesi,
2- TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Sanık hakkında hükmolunan doğrudan gün adli para cezasının adli para cezasına çevrilirken uygulama maddeleri gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “120 gün”, “150 gün” “75 gün”, “62 gün” ve ”1240 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, ”6 gün”, ”3 gün”, ”2 gün” ve “40 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi, hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi yine hüküm fıkrasında yer alan doğrudan gün adli para cezasının adli para cezasına çevrilen bölümlerine “TCK’nın 52/2. maddeleri gereğince” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.