Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/20335 E. 2015/7479 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/20335
KARAR NO : 2015/7479
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

Esas No : 2015/20335
Karar No : 2015/7479
Tebliğname No : KYB – 2015/312544

Dolandırıcılık suçundan şüpheli R.. E.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Foça Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/08/2014 tarihli ve 2014/495 soruşturma, 2014/580 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliğinin bilâ tarihli ve 2014/586 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08/09/2015 gün ve 18419/59026 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/10/2015 gün ve 2015/312544 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
Dosya kapsamına göre, şüphelinin eylemleri sebebiyle dolandırıldığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu ihtilafın hukuki nitelikte olduğu, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, şikâyete konu olayda, müştekinin taşınmazını üzerinde satış vaadi sözleşmesi yaparak şüpheli tarafından haricen satın alındığı, bedeli olan 150.000,00 Türk lirasını hileli eylemler ile aldatıp ödemeyerek mağduriyetine neden olduğu, bu şekilde müştekiden haksız menfaat elde edildiği iddia olunması karşında, şikâyet ve itiraz dilekçelerinde bildirilen tanıkların da dinlenerek sonucuna göre soruşturma konusu fiil hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, müştekinin şikâyeti üzerine şüpheli savunmasının alınması dışında başkaca bir araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin bila tarihli 2014/586 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 02/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.