Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/19107 E. 2015/6348 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/19107
KARAR NO : 2015/6348
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2015/308821
MAHKEMESİ : Antalya 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/09/2010
NUMARASI : 2009/1416 (E) ve 2010/598 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A- Sanık müdafiiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık müdafiinin yüzüne karşı 21/09/2010 tarihinde verilen mahkumiyet hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 30/09/2010 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B- O yer Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesi kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Sanık M.. A..’nın inşaat işçisi olarak çalışan katılanlara ortak tanıdıkları vasıtasıyla ulaşarak yurtdışındaki bir fabrikada işçi ihtiyacı olduğunu, burada çalışmak isteyenler ile ilgili gerekli işlemleri halledebileceğini söyleyerek katılanlardan fotoğraf, nüfus cüzdanı örneği gibi bir takım belgelerle birlikte her birinden muhtelif miktarlarda para alarak dolandırıcılık suçunu işlediği; sanık Mürsel’in eşi olan sanık Serpil’in kızlık soyadı ile açılan hesaba yatan bir kısım parayı çekerek sanık Mürsel’e vermek suretiyle suça yardım eden sıfatıyla iştirak ettiği iddia edilen olayda;
1) Sanık S.. A.. hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanığın aşamalardaki savunmalarında hesabına gelen paraların kimden ve ne amaçla gönderildiğini bilmediğini, çekip eşi olan diğer sanığa verdiğini savunduğu, sanık Mürsel’in benzer beyanlarda bulunduğu, katılanların beyanları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2) Sanık M.. A..’nın katılanlar O.. D.., S.. M.., Y.. Ş.., Y.. S.., H.. Ö.., C.. Ç.., A.. G.. ve B.. A.. ile şikayetçiler K.. K.., R.. S.., S.. P.., A.. T.., K.. S.., T.. T.., T.. T.. ve Y.. M..’e yönelik dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmüne ilişkin incelemede;
Katılanların ve şikayetçilerin aşamalardaki beyanları, sanığın ikrar içeren savunması, para transferine ilişkin belge örnekleri ve diğer deliller nazara alındığında sanığın katılan C.. Ç.. vasıtasıyla tanıştığı diğer katılan ve şikayetçilerden farklı zamanlarda yurt dışına işçi olarak götüreceği vaadiyle para aldığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın katılan C.. Ç.. vasıtasıyla iletişim kurduğu katılan ve şikayetçilerden farklı zamanlarda posta havalesi yoluyla para almış olması karşısında hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak;
TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın
infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3) Sanık M.. A..’nın katılanlar U.. S.., O.. S.. ile şikayetçi V.. S..’a yönelik dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik incelemede;
Katılanların ve şikayetçinin aşamalardaki beyanları, sanığın ikrar içeren savunması, para transferine ilişkin belge örnekleri ve diğer deliller nazara alındığında sanığın yurt dışına işçi olarak götüreceği vaadiyle katılanlardan ve şikayetçiden para aldığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak;
TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4) Sanık M.. A..’nın katılanlar E.. K.. ve E.. O.. ile şikayetçiler H.. O.., S.. D.., S.. S.., K.. Ö.., A.. T.. ve S.. D..’e yönelik dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmüne ilişkin incelemede;
Katılanların ve şikayetçilerin aşamalardaki beyanları, sanığın ikrar içeren savunması, para transferine ilişkin belge örnekleri ve diğer deliller nazara alındığında sanığın yurt dışına işçi olarak götüreceği vaadiyle katılanlardan ve şikayetçilerden para alarak haksız menfaat temin ettiği anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Sanık Mürsel’in katılan E.. O..’ı arayıp yurtdışında çalıştırılmak üzere on işçiye ihtiyacı olduğunu söyleyerek önce S. S., K.. Ö.., A.. T.., S.. D.. ve E.. O..’ın aralarında topladığı 400 TL’yi alması; sonrasında katılan Erdoğan’ı yeniden arayarak üç dört işçiye daha ihtiyacı olduğunu söyleyerek onun vasıtasıyla H.. O.., E.. K.. ve S.. D..’den posta havalesi yoluyla para alması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.