Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/1691 E. 2015/7991 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1691
KARAR NO : 2015/7991
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/405604
MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/09/2011
NUMARASI : 2011/124 (E) ve 2011/171 (K)
SUÇ : Tehdit, hakaret, dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 01/09/2009, 21/01/2011

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan E.. Z..’nun İ.. Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yaptığı, sanık B.. D..’ın ise B.. Kapalıçarşı’da elektrikçi dükkânı işlettiği, suç tarihinden önce çeşitli adli vakalarda bilirkişi olarak görevlendirilen sanığın bu vesile ile katılan E.. Z.. ile tanıştığı ve zamanla adı geçen katılanla samimiyetini ilerlettiği, bu samimiyet vesilesi ile sanığın sık sık katılana ait ofise uğrayarak onu ziyaret ettiği, yine olay tarihinden yaklaşık bir ay önce gerçekleşen bir ziyaret sırasında katılan E..’in sanığa kendisine ait olup Ş.. İlçesinde bulunan bir gayrimenkulü satmak istediğinden bahsettiği, sanığın söz konusu gayrimenkulün satımı konusunda yardımcı olabileceğini söylediği ve katılandan bu araziye ilişkin tapu fotokopisini aldığı, bilahare işyeri komşusu olan diğer katılan C.. N..’ya bu araziyi satmayı teklif eden ve arazinin fiyatının çok uygun olduğunu bu arazinin satılması için elinde katılan E..’ten aldığı satış yetkisini içeren vekaletname bulunduğunu söyleyen sanığın adı geçen katılanı bu araziyi satın alması konusunda ikna ettiği ve katılan C..’dan peşinat olarak da 5.000 TL para aldığı, bir süre sonra arazinin kalan parasını ödeyerek arazinin tapuda kendisini devredilmesini isteyen katılan C..’ın sanığın sürekli olarak devirden kaçınmasından şüphelendiği ve bunun üzerine arazi sahibi olan diğer katılan E.. ile irtibata geçtiği, katılan E..’in sanığa her hangi bir vekalet vermediğini, bu nedenle suça konu taşınmazı sanığın satamayacağını söylemesi üzerine her iki katılanın birlikte sanığı telefonla aradıkları, bu telefon görüşmesi sırasında sanığın katılanları ölümle tehdit ettiği ve her iki katılana yönelik hakaret içeren sözler sarfettiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı “tehdit”, “hakaret” ve “dolandırıcılık” suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
Katılanların ibraz ettikleri şikâyet dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında; katılan C.. N..’nın sanıkla gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sırasında cep telefonun hoparlörünü açmak suretiyle sanıkla yaptığı görüşmenin o sırada yanında bulunan diğer kişiler tarafından da duyulmasını sağladığını, bu sayede katılan C..’in kardeşi ile adı geçen katılana ait işyerinde çalışan işçilerin sanığın katılanlara yönelik hakaret ve tehdit içeren sözlerine şahit olduklarını iddia etmiş olmaları, katılan C.. N..’nın kardeşi Ç.. N..’nın tanık sıfatıyla alınan ifadesinde; abisi C.. ile diğer katılan E..’in sanıkla yaptıkları telefon görüşmesi sırasında sanığın abisinden 5.000 TL aldığını kabul ettiğini beyan etmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle katılan C.. N..’nın işyerinde çalışan ve olay hakkında bilgileri olan işçilerin tanık sıfatıyla dinlenmesi, bilahare toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde beraat kararları verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.