Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/14224 E. 2015/6546 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14224
KARAR NO : 2015/6546
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2012/206176
MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2012
NUMARASI : 2011/562 (E) ve 2012/1138 (K)
SUÇ : Tehdit, hakaret, mala zarar verme
SUÇ TARİHİ : 08/03/2011
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikâyetçiler M.. Y.. ve C.. Y..’ın sanığın kardeşleri, şikayetçi K.. B..’ın ise sanığın annesi olduğu, şikayetçilerle sanığın aynı evde ikamet ettikleri, suç tarihinde bir sebepten dolayı şikayetçilerle tartışan sanığın her üç şikayetçiye de sinkaflı sözlerle hakaret ettiği ve şikayetçileri ölümle tehdit ettiği, şikayetçi C…’ın boğazını sıkarak adı geçenin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, yine yaşanan kavga sırasında şikayetçi M….’ya ait bilgisayar ile şikayetçi C…’a ait dikiş makinesine zarar veren sanığın bu eylemleri ile her üç şikayetçiye karşı şikayetçi sayısınca tehdit ve hakaret suçlarını, şikayetçiler C… ve M…’ya karşı şikayetçi sayısınca mala zarar verme suçunu ve şikayetçi C…’a karşı kasten yaralama suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
Sanık hakkında şikayetçi C… Y…’a yönelik yaralama eyleminden dolayı da “kasten yaralama” suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, buna karşın mahkemece bu suçla ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmış olup; mahkemesince zamanaşımı süresi içerisinde bu noksanlığın giderilebileceği düşünülmüş, bu nedenle bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Temyiz dilekçesinin içeriğine göre; sanığın temyiz itirazlarının hakkında verilen mahkumiyet hükümleri ile birlikte, yine hakkında verilen düşme ve ceza verilmesine yer olmadığına (hükümde ceza verilmesinden vazgeçilmesine şeklinde ifade edilen) ilişkin kararları da kapsadığı, bununla birlikte ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24/12/2013 gün 2013/8-333 Esas, 2013/624 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; hakkında şikayetçiler C.. Y.. ve K.. B..’a yönelik hakaret ve tehdit suçlarından, şikayetçi C.. Y..’a yönelik olarak da mala zarar verme suçundan dolayı şikayet yokluğu nedeni düşme kararları verilen sanığın, bu kararları beraet etmesi gerektiğinden bahisle temyiz etmesinde hukuki
yarar bulunmakta olup, bunun dışında düşme kararlarını temyizde sanık yönünden hukuki fayda bulunmadığı, sanık tarafından tanzim olunan temyiz dilekçesinde bu suçlara yönelik beraat talebine yer verilmediği yine aynı şekilde sanık hakkında şikayetçi M.. Y..’a yönelik hakaret eyleminden dolayı verilen ceza verilmesine yer olmadığına (kararda ceza verilmesinden vazgeçilmesine şeklinde ifade edilen) ilişkin kararı temyizde sanığın hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın atılı suçlara yönelik temyiz taleplerinin CMUK’nın 317. maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin sanık hakkında şikayetçi M.. Y..’a karşı işlediği “mala zarar verme” ve “hakaret” suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1- Sanık hakkında şikâyetçi M.. Y..’a karşı işlediği “tehdit” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunmasına, şikayetçi beyanlarına, kolluk görevlilerince tanzim edilen 09/03/2011 tutanak içeriğine ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın üzerine atılı “tehdit” suçundan mahkumiyetine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, her ne kadar tehdit suçundan kurulan hükümde uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nın 106/1. maddesi olarak gösterildiği, sanığın eyleminin belirtilen maddenin 1. veya 2. cümlesinde düzenlenen suç tiplerinden hangisine uyduğunun gösterilmediği tespit edilmiş ise de; gerekçe ve hükümde sanığın şikayetçi Mustafa’yı “seni öldürürüm” şeklinde tehdit ettiğinin açıkça ifade edilmiş olması karşısında, belirtilen eksiklik mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde kabul edilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanık hakkında şikayetçi M.. Y..’a karşı işlediği “mala zarar verme” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Dosyaya ekli nüfus kayıt örneklerine göre; sanık U.. Y.. ile şikayetçi M.. Y..’ın kardeş oldukları, yine sanık ve şikayetçi beyanları ile 09/03/2011 tutanak içeriğine göre adı geçen sanık ve şikayetçinin aynı evde yaşadıkları, buna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 151/1 ve 167/1-c maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nın 223/4-b maddesi gereğince sanık hakkında atılı suç nedeniyle “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi,
b- Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.