Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/13121 E. 2015/8336 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13121
KARAR NO : 2015/8336
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/188908
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2012/287 (E) ve 2013/277 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma, mala zarar verme
SUÇ TARİHİ : 30/12/2011

Dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıkların görevli olarak çalıştıkları otopark da katılana ait aracı otoparkın dışında bulunan ve apartmana ait park alanına park ettikleri ve bu sırada aracın marş dinomosunu bozmak suretiyle üzerilerine atılı suçları işledikleri iddia edilen somut olayda;
1- Sanıklar hakkında güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz istemlerinin incelenmesinde,
5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen ve dairece düzeltilen husus dışındaki hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini ve TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan”
yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm ile adli para cezasına ilişkin sırasıyla “120 gün”, “100 gün “ve “2.000 TL” adli para cezası terimlerinin çıkarılarak yerlerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresi ile sırasıyla ” 5 gün “,”4 gün” ve “ 80 TL” adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanıklar hakkında mala zarar verme suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz istemlerinin incelenmesinde,
Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanıkların suçu inkara yönelik savunmaları karşısında, katılan ile aralarında önceye dayalı herhangi bir husumetin bulunmadığı da gözetildiğinde katılanın otoparka bıraktığı aracını kullanmaları sırasında aracın marş dinamosunu bozarak kasıtlı zarar verdiklerine ilişkin mahkumiyete yeterli, şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediğinden yüklenen suçtan beraatlerine karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/12/2015 tarihinde güveni kötüye kullanma suçu yönünden oyçokluğuyla mala zarar veme suçu yönünden oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Sanıklara yüklenen güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için “muhafaza edilmek üzere kendilerine devredilmiş olan otomobil üzerinde ” zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma” veya “devir olgusunu inkar etme” biçimindeki fiilerin sübutu gerekir.
Somut olayda; katılan tarafından otopark işletmecisi olan sanıklara otomobilin otopark önünde park edilmesi amacıyla teslim edildiği ve daha sonra aynı aracın otopark karşısındaki apartmanın önünde bulunduğu/teslim edildiği sabittir ve böylelikle otomobilin devir olgusunun inkar edilmediği açıktır.
Sanıklara otomobil üzerinde zilyetliğin devri aracı dışında tasarrufta bulunulduğuna ilişkin olarak her türlü şüpheden uzak, vicdani kanaat oluşturur nitelikte delil elde edilememiştir. Sanıkların arkasında bulunan bir aracı çıkarabilmek için sanığa ait aracı çekmek istedikleri aracın çalışmaması nedeniyle iterek çalıştırdıkları ve sonra da araç giriş çıkışını aksatmaması için en son teslim edildiği yere çektikleri biçimindeki “otomobil üzerinde bir tasarrufa” ilişkin ikrar anlamına gelmeyecek nitelikteki savunmalarının aksi kanıtlanamamıştır.
Bu gerekçelerle, sanıkların güveni kötüye kullanma suçundan beraat etmeleri gerektiği vicdani karaatine ulaştığımızdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmek mümkün olamamıştır.