YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/675
KARAR NO : 2020/5447
KARAR TARİHİ : 02.06.2020
MAHKEMESİ : … 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalı … Fabrikası … Makina Fabrikası bünyesinde ihale yolu ile hizmet satın alınan alt işveren firmalar nezdinde meydan bölümünde vinç operatörü olarak çalıştığını, davacının fiilen asıl işte çalıştığını, işyerinde yetkili Sendika olan … Sendikası’na 05.03.2018 tarihinden itibaren üye olduğunu, davalı işveren ile … Sendikası arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinden yararlanması gerektiği hususunun Sendika tarafından … Mahkemesinde davacı ile birebir aynı işi yapan başka işçileri temsilen açılan davalar sonucunda tespit edilmiş olduğunu ileri sürerek, 02.08.2018 tarihinden 19.10.2018 olan arabuluculuk başvuru tarihine kadarki döneme ilişkin olmak üzere …’den kaynaklı ücret farkı,ilave tediye ,şeker ikramiyesi (akdi ikramiye) ,kıdem zammı,giyim yardımı,sosyal yardım ,şeker yardımı ,aile yardımı alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi anlamında teknolojik ve uzmanlık gerektiren işçilerin alt işverenlere kanuni olarak verildiğini, hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı bulunmadığını ve davacı işçinin alt işveren işçisi olduğunu ve mevcut toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının, davalı işyerinde işçi olarak çalıştığı, asıl işveren işçileriyle alt işveren işçilerinin aynı tezgahlarda yan yana, aynı işi yaparak çalıştıkları, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 maddesi ve alt işveren yönetmeliğindeki düzenlemeler ve işyerindeki tespitler karşısında alt işverenlik sözleşmesinin muvazzaalı olduğu, yapılan işin işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerden veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, davalı bulunan asıl işveren ve alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, 4857 sayılı yasanın 2/7. Maddesine göre alt işveren işçilerinin baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği ve bu nedenle toplu iş sözleşmesinden faydalanması gerektiği tespit edildiği belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı taraf istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK 353/1-b 1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Aynı maddenin 7. fıkrasına göre ise, “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”
27.09.2008 tarihli ve 27010 (…) sayılı Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 3. maddesine göre muvazaa, İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini, daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini, asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini, kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri ihtiva eden sözleşmeyi ifade eder.
Yönetmeliğin 11. maddesine göre; (1) işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş, mal veya hizmet üretiminin zorunlu unsurlarından olan, işin niteliği gereği işletmenin kendi uzmanlığı dışında ayrı bir uzmanlık gerektiren iştir. (2) İşverenin kendi işçileri ve yönetim organizasyonu ile mal veya hizmet üretimi yapması esastır. (3) Ancak asıl iş;
a) İşletmenin ve işin gereği,
b) Teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi, şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde bölünerek alt işverene verilebilir.
(4) Asıl işin bir bölümünde iş alan alt işveren, üstlendiği işi bölerek bir başka işverene veremez.
Aynı Yönetmeliğin “Muvazaanın incelenmesi” başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrasına göre; Muvazaanın incelenmesinde özellikle;
a) Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı,
b) Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,
c) Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı,
ç) Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı,
d) İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı,
e) Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı,
f) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı,
g) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı, hususları göz önünde bulundurulur.
Dosya içeriğine göre, davacının, dava konu yapılan 02.08.2018- 19.10.2018 tarihleri arası dönemde olmak üzere; 14.03.2017 tarihli ‘’Fabrika İmalatlarının Fabrika Sahasında Tahmil ve Tahliye Hizmetlerinin Alım İhalesi’’ kapsamında dava dışı … Ltd. Şti nezdinde çalıştığı, hizmet sözleşmesinde yapılacak işin fabrika imalatlarının fabrika sahasında taşınması, istiflenmesi ve fabrikaya gelen-giden malzemelerin yüklenmesi ve boşaltılması işlemlerinin 12 ay süreli olarak 24 kişi ile yapılması işi olduğu, keza davalı …Ş. ile dava dışı … … Gıda Ltd.Şti arasında imzalanan 21.03.2018 tarihli ihale konusu işinde aynı nitelikte bulunduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen keşif kararı gereğince bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yapılan inceleme neticesinde bilirkişilerce düzenlenen raporda; davacının … Makina Fabrikası bünyesinde hurda metal parçaların vinç ve ağırlık ile kırma, hammadde ve hurda malzemelerin cinsine göre ayırım, stok sahasının düzenlenmesi ve fabrikaya gelen malzemelerin yüklenmesi ve boşaltılması işlemlerini yaptığı, davacının davalı asıl işveren şirket işçileri ile birlikte çalıştığı, görevinin üretimin yapılması için gerekli bir işlem olduğu işin yürütülmesi yönünden yardımcı işlerden ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olarak alt işverene verilebilecek işlerden olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporuna itibar edilerek, asıl işveren işçileriyle alt işveren işçilerinin aynı tezgahlarda yan yana, aynı işi yaparak çalıştıklarını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 maddesi ve alt işveren yönetmeliğindeki düzenlemeler ve işyerindeki tespitler karşısında alt işverenlik sözleşmesinin muvazzaalı olduğu, yapılan işin işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerden veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, dosyada davalı bulunan asıl işveren ve alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, 4857 sayılı yasanın 2/7. Maddesine göre alt işveren işçilerinin baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği ve bu nedenle toplu iş sözleşmesinden faydalanması gerektiği gerekçesiyle davacının alacak taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her ne kadar davacının işyerinde yaptığı hurda metal parçaların vinç ve ağırlık ile kırma, hammadde ve hurda malzemelerin cinsine göre ayırım, stok sahasının düzenlenmesi ve fabrikaya gelen malzemelerin yüklenmesi ve boşaltılması işlemlerinin üretimin yapılması için gerekli bir işlem olduğu, işin yürütülmesi yönünden yardımcı işlerden ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olarak alt işverene verilebilecek işlerden olmadığı yönünde görüş bildirilmişse de, Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 3. maddesinde yardımcı iş; “işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iş” şeklinde tanımlanmış olup, bu tanım çerçevesinde davacının yaptığı işin asıl iş kapsamında olup olmadığı hususunun teknik yönden detaylı şekilde incelenmek suretiyle muvazaa olgusunun bulunup bulunmadığı hususunun kapsamlı biçimde değerlendirilerek neticesine göre yeniden karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, eksik incelemeye dayalı bulunan karar bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.