Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2020/2354 E. 2020/8097 K. 29.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2354
KARAR NO : 2020/8097
KARAR TARİHİ : 29.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin emeklilik sebebi ile sona erdiğini beyan ederek kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 19.06.2018 tarihli ilâmıyla ibranamenin düzenlenme tarihi itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na tabi olmadığı dikkate alınarak ibraname gerekçeli bir şekilde değerlendirmeye tabi tutulmalı ve sonuca gidilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ise de, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir.
İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkündür.
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan mülga 818 sayılı Kanun’un 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, mülga 818 sayılı Kanun’un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu sebeple, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.1.2010 tarihli, 2009/9-586 esas, 2010/31 karar).
Somut olayda mahkemece, karar gerekçesinde ibranamenin 02.02.2012 tarihinde düzenlenmiş olması nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesinden sonra düzenlendiği bu yönüyle geçersizliğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, İbranamede kıdem tazminatına ilişkin miktar belirtildiği, ödendiği belirtilen diğer alacak kalemleri bakımından miktar yer almadığını miktar belirtilmeyen alacak kalemleri bakımından alacakların ibra yoluyla sona erdiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, ibranamenin alt kısmında çalışma süresi içindeki bütün ücretler ve her türlü sosyal hak ile hafta ve genel tatil günlerine ait ücretler, ayrıca yapmış olduğu fazla mesai ücretleri ile yıllık izin ücretlerine ilişkin ifadelerin matbu olarak yer aldığını, bu alacakların ibranamenin üst kısmında miktar belirtilerek gösterilmediği bu yönüyle kıdem tazminatı dışındaki alacaklar yönünden ibranameye değer verilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının, ibranamedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü dikkate alınarak, öncelikle imza incelemesi yapılarak bu husus kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, yapılacak inceleme sonucunda imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması haline ibranamedeki ödenen miktarın hesaplanacak tazminat miktarından mahsup edilmesi, diğer alacakların ise ibra doğrultusunda reddi gerekmektedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.