Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2019/4850 E. 2019/14205 K. 26.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4850
KARAR NO : 2019/14205
KARAR TARİHİ : 26.06.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan … vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 1982 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli kurslarda usta öğretici olarak çalıştığını ve emeklelik sebebi ile iş sözleşmesini sonlandırdığını, çalıştığı dönemde usta öğreticilere çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ücretlerinin ayrıca davacıya ödenmesi gereken ilave tediye alacağının ödenmediğini belirterek ve kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ilave tediye ücreti talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, Milli Eğitim Bakanlığına karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının talep ettiği yıllık izin alacağının zaman aşımına uğrayıp uğramadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.’un 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir.
Kanundaki zamanaşımı süreleri, 6098 sayılı TBK 148. maddesi gereğince tarafların iradeleri ile değiştirilemez.
İş sözleşmesi devam ederken kullanılması gereken ve iş sözleşmesinin feshi ile alacak niteliği doğan yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımı süresinin fesih tarihinden başlatılması gerekir (HGK. 05.07.2000 gün ve 2000/9-1079 E, 2000/1103 K).
Somut olayda ; davcının iş sözleşmesinin feshi tarihi 30.05.2011 tarihi olup bu tarih yıllık izin alacağı açısından muacceliyet tarihidir. Davacının yıllık izin alacağı talebi beş yıllık zaman aşımına tabidir. Fesih tarihi üzerinden beş yıl geçtikten sonra alacak zaman aşımına uğrayacaktır. Davacının davasını 26.05.2013 tarihinde ıslah ettiği ,bu tarih itibari ile davacının yıllık izin alacağının zaman aşımına uğramadığı anlaşıldığından yıllık izin ücretinin dava dilekçesi ile talep edilen kısmının üzerinde kalan miktarının reddine karar verilmesi hatalıdır.
2-İtibar edilen bilirkişi raporunda davacının ücretinin tespiti daidemiz içtihadına uygun değildir. Dairemizce, usta öğreticiler bakımından uygulanan kriterlere göre; öncelikle davacının bir ayda çalıştığı toplam ders saati süresi, o ayda fiilen çalıştığı toplam gün sayısına bölünerek, günlük ortalama çalışma saat süresi bulunmalıdır. Bulunan günlük ortalama çalışma saat süresinin, ders saati ücreti ile çarpılması neticesinde ulaşılan miktar nazara alınarak, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ücretleri hesaplanmalıdır. Bu hesaplama, her ay için ayrı ayrı yapılmalıdır. Örnek vererek açıklamak gerekirse; ilgili ayda, toplam yüzkırk ders saati fiilen çalışan bir usta öğreticinin, o ay için aylık fiilen çalıştığı gün sayısının yirmi gün olduğu ve ders saati ücretinin ise 10,00 TL olduğu kabul edilirse; bu ayda çalışılan toplam ders saatinin (140 saat), fiilen çalıştığı toplam gün sayısına (20 gün) bölünmesi neticesinde, günlük ortalama çalışma saat süresinin yedi saat olduğu sonucuna ulaşılacaktır. Söz konusu günlük ortalama çalışma saat süresinin (7 saat), ders saati ücreti (10,00 TL) ile çarpımı neticesinde ulaşılan, 70,00 TL miktarı, çalışma karşılığı olmayan bir günlük hafta tatili veya ulusal bayram ve genel tatili ücretidir.
Şu husus da belirtilmelidir ki, somut olayda, taraflar arasında, akdi tatile ilişkin bir anlaşma olmadığından, usta öğretici olan davacının, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre, çalışma karşılığı olmadan ücreti ödenmesi gerekli hafta tatili gününün, haftada sadece bir gün olduğu kabul edilmelidir.
Aylık ücret miktarının belirlenmesine gelince; usta öğreticiye ilgili ay için, o ayda fiilen çalıştığı ders saati ile ders saat ücretinin çarpımı neticesinde bulunacak tutara, o ayda çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günleri için hesaplanan ücret tutarı eklenmeli ve ulaşılan sonuç aylık ücret miktarı olarak esas alınmalıdır. Örneğin, ilgili ayda, toplam yüzkırk ders saati fiilen çalışan ve ders saati ücreti 10,00 TL olan bir usta öğreticinin, fiili çalışması karşılığı hak kazandığı tutar, 140 X 10,00 TL =1.400,00 TL’dir. Yukarıdaki paragraftaki hesaplamaya göre, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili gününün ücretinin 70,00 TL olduğu ve ilgili ay için çalışma karşılığı olmadan toplam dört günlük hafta tatili ücretinin bulunduğu kabul edilirse, bu ay için ödenmesi gerekecek toplam çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günü ücreti 70,00 TL X 4 = 280,00 TL olacaktır. 1.400,00 TL ile 280,00 TL’nin toplamı neticesinde ulaşılan 1.680,00 TL miktarı, aylık ücret miktarı olarak tespit edilmelidir.
Mahkemece dava konusu alacakların hesaplanmasında, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular nazara alınmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Bu durumda dosya kapsamından her ne kadar davacının günlük çalışma miktarı anlaşılamamakta ise de davalının bir kamu kurumunda çalıştı hususu dikkate alındığında öncelikle çalıştığı gün ve saatleri gösterir kayıtların davalıdan temini sağlanmaya çalışılmalı, bu kayıtların temininin mümkün olmaması halinde ise dosya kapsamında dinlenilen tanık beyanlarındaki çalışma süreleri dikkate alınarak ve ücretin tespiti hususunda yukarıdaki açıklamalara riayet edilmek sureti ile hüküm altına alınan tüm alacaklar yeniden hesaplanmalıdır. Usulüne uygun yapılacak hesaplama sonucunda verilecek hükümde de tarafların usuli kazanılmış hakları da gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan hususular gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 26.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.