Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2019/4302 E. 2019/11583 K. 23.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4302
KARAR NO : 2019/11583
KARAR TARİHİ : 23.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiş ve davacı vekilince duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait iş yerinde kırma-eleme işçisi olarak çalıştığını, davacının ihale alan firmalara bağlı olarak çalışmasına rağmen gerçekte davalının asıl işçisi konumunda olduğunu, ihale alan taşeron firmaların Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde hizmet olarak tanımlanan faaliyetlerin hiç birini yürütmediğini, gerçek durumun dava dışı firmaların davalıya işçi temin etmesinden ibaret olduğunu, davalı ile taşeron firmalar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, teknik şartnamedeki hususlara göre davalının davacının asıl işvereni olduğunu, ihaleyi alan firmaların aslında idareden bağımsız olmadığını, idarenin emrinde ve idareye bağlı olduğunu, idarenin asıl işini yapan firmalar olduğunu, uygulamada çalışanların tamamen asıl işverenin işçisi olduğunu, bilirkişi tarafından yapılacak teknik değerlendirmede yapılan işin asıl işin parçası olduğunun ortaya çıkacağını belirterek, davacının baştan beri davalının işçisi olduğunun tespiti ile ücret farkı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davalı ile dava dışı şirket arasında Kamu İhale Kanunu’na uygun olarak hizmet alımı işi sözleşmesi imzalandığını, davacının ihale alan firmanın çalışanı olduğunu ve kırma-eleme işinin asıl işin parçası olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki hizmet alımı işi sözleşmesinin muvazaalı olduğu, davacının baştan beri davalı Genel Müdürlüğün işçisi sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davacının sendika üyesi olmaması, dayanışma aidatı ödeyerek de toplu iş sözleşmesinden faydalanmaması ve ayrıca davalı işyerinde sendikasız işçi bulunmaması sebebi ile fark ücret alacağının reddi ile ilave tediye alacağının da mevcut ücrete göre hesaplanıp hüküm altına alınması ve alacağa kanuni faiz uygulanması gerektiği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince, bozma doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, İlk Derece Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı işveren işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden faydalanıp faydalanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39. maddesi gereğince işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden yararlanma taraf işçi sendikasına üyelikle veya sendikaya dayanışma aidatı ödemekle mümkündür.
Somut olayda; davacı vekilince temyiz dilekçesi ekinde sunulan evraka göre davacının davalı işveren işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya 28.10.2015 tarihinde üye olduğu görülmektedir. Dava tarihi 17.01.2017 olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihinden geriye doğru beş yıl için hesaplama yapılmıştır. Üyelik tarihi 28.10.2015 olduğuna göre; öncelikle ilgili sendikadan sendika üyelik fişi getirtilmeli, üyeliğinin işverene bildirilip bildirilmediği araştırılmalı, bu durum sabit ise davacının sendikaya üye olduğu tarihte almakta olduğu ücretine, toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya başladığı tarihte yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümleri uygulanmak suretiyle artışlar yapılmalı ve tespit edilen ücretlerine göre hesaplanacak olan fark ücret ve ilave tediye alacakları; toplu iş sözleşmesinden faydalanmadığı dönem yönünden ise fiilen aldığı ücrete göre hesaplanacak olan ilave tediye alacağı hüküm altına alınmalıdır. Davacının, sendika üyeliği dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup yeniden bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.