Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2019/3246 E. 2019/10521 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3246
KARAR NO : 2019/10521
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti :
Davacı, davalının sigorta kayıtlarını Türkiye’de çalışıyormuş gibi gösterdiği halde davalı şirkete ait Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki işyerinde sondaj ustası olarak çalıştığını, işine işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak son verildiğini, ücretinin 2.000,00 USD/net olduğunu ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının daha iyi şartlarda bir iş bulması nedeniyle kendi isteği ile işten ayrıldığını, ücretin 2.000,00 USD olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ücretin …Antalya Şubesine gönderildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme kararının özeti :
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 2017/37667 esas – 2017/18209 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz :
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe :
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının ücret alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Yasanın 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespit ile, “ davacıya ve eşine ait banka kayıtlarının tetkik edilmesi neticesinde en son Mart 2011 ayına ilişkin ücretin 1/4/2011 tarihinde tediye edildiği; sonrası döneme ilişkin olarak davalı yanca ücretlerin tediyesine ilişkin olarak başkaca yazılı belge ibrazında bulunulmadığının tespiti ile davacının bakiye 6 ay 3 günlük ücretinin ödendiğinin ispatlanamadığının kabulü gerekmekte iken Sayın Mahkemece kurulan ilk hükümde Nisan 2011 ayından önceki döneme ilişkin ücret alacaklarına ilişkin talebin reddine ilişkin hükmün davacı yanca temyiz edilmeyerek davalı yönünden usuli kazanılmış hakkın oluştuğunun kabulüne göre (ki hükümde 5 ay 3 gün için hesaplama yapılmıştır- Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül ve Ekim ayı için 3 gün) davacının bakiye ücret alacağının da 14.978,70 TL/net olduğu davacının 9.909,26 TL ücret alacağı olduğu kabul edilmiştir” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Mahkemece davacının 9.909,26 TL ücret alacağı bulunduğu hüküm altına alınmıştır.
Dosya kapsamından davacının …hesabına 2011 yılı Nisan ayında 1.088,77 TL, 2011 yılı Temmuz ayında 893,49 TL ve 2011 yılı Ağustos ayında 1.088,77 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının eşinin hesabına bu dönemlere ilişkin ödeme yapılmamıştır. Davacının ve davalının hesap hareketleri kontrol edildiğinde örneğin Nisan 2011’de bir kısım maaş ödemesi davacı hesabına bir kısım maaş ödemesi ise davacının eşi hesabına yapılmıştır. 2011 yılı Nisan,Temmuz ve Ağustos dönemi için davacı eşi adına yapılan ödeme bulunmamakla beraber davacının eşi adına son hesap hareketi Mayıs 2011 olarak görülmektedir. Mahkemece yapılması gereken davacının eşinin çalışma dönemine ilişkin tüm hesap hareketlerinin getirtilerek davacı adına maaş ödemesi yapılıp yapılmadığı denetlenmeli, banka kayıtları uyarınca davacıya ödeme yapılan dönemler ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesidir. Açıklanan nedenlerle eksik inceleme sonucu verilen kararın bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.