Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2019/164 E. 2019/4735 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/164
KARAR NO : 2019/4735
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davada uygulama olanağı olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5’inci maddesi, ”Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” hükmü gereğince, borçlu, hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması halinde takip konusu alacağın asgari yüzde kırkı oranında tazminat alabilmektedir. Ancak, bu tazminat asıl alacağa dahil olmayıp, talep edilmesi borçlunun iradesine bağlı olan feri nitelikte bir haktır. Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesindeki, “Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz.” hükmünden de; davaya konu olan, ancak borçlunun talebi halinde ve şartların oluşması durumunda mahkemece hükmedilmesi mümkün bulunan kötü niyet tazminatının feri bir alacak olduğu sonucuna ulaşılmakta olup, somut olayda; davacının, dava konusu yaptığı asıl istemin kabulüne karar verilmesine karşın, davanın niteliği gözetilerek kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi sonucu davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi; davanın esasına ilişkin değil, şekli açıdan bir kısmen kabul, kısmen ret kararı olup, bu nedenle, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde davacı aleyhine yargılama masrafına hükmedilmesinin mümkün olmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca düzelterek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç: Temyiz konusu kararın hüküm fıkrasının “6-) Davacının yapmış olduğu yargıtay bozma ilamından önce ve sonra toplam 370,00 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumuna göre takdiren 256,95 TL davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına;
Davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına; …
..Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre takdir ve tayin olunan 1000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine; ” bendlerinin çıkarılarak yerine;
“6-) Davacının yapmış olduğu yargıtay bozma ilamından önce ve sonra toplam 370,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,…
…Davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmesine yer olmadığına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 28.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.