Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/9532 E. 2020/6214 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9532
KARAR NO : 2020/6214
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ: 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.06.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına kimse gelmedi. Karşı taraf adına vekili Avukat … geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshi üzerine açtığı işe iade davasında feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verildiğini, hükmün kesinleşmesi üzerine davalıya işe iade başvurusunda bulunduğunu, işverence işe davet çağrısına uyan davacının 20.08.2014 tarihinde sabah 08:00’de işyerine gitmesine rağmen işe alınmadığını, davacının noter ile birlikte işyerine gelmesi üzerine saat 11:15’de işe başlatıldığını, davalı işverenin sözleşmeyi 02.09.2014 tarihinde davacının aleyhine olacak şekilde tek taraflı olarak çalışma yerlerindeki gün ve saat çalışmalarını değiştirdiğini, davacının yapılan değişikliği kabul etmediğini, 03.09.2014 tarihinde işverene bildirdiğini, taraflar arasında 2010 yılında yapılan sözleşmede davacının ayda 6 gün 45 saat çalışacağının kararlaştırılmasına karşılık son değişiklikle aylık çalışma saatinin 72 saate çıkarıldığını, iş şartlarındaki bu değişikliğin kabul edilmediğini, 04.09.2014 tarihinde sabah saatlerinde işyerine gelen davacının işyerine alınmaması nedeniyle davacının yeniden notere başvurarak işyerine gittiğini, işyeri yetkilisinin yeni düzenlenen sözleşmedeki düzenlemeye göre işe gelinmesi gerektiğini bildiğini, davalı işverenin 26.09.2014 tarihinde noter kanalı ile gönderdiği ihtarname ile davacının 04-05.ve 16.09.2014 tarihlerinde görev yerlerinde olmadığının bildirildiği, davacı yapılan bildirimin doğru olmadığına dair noter kanalıyla 18.10.2014 tarihinde davalı işverene bildirildiği, davalı işverenin iş akdini feshetmekte haksız ve yersiz davrandığını işe başlatmama tazminatını ödememek için işe başlatma arzusunda samimi olmadığını belirterek kıdem tazminatı ile ihbar, yıllık izin, ücret ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; 20.08.2014 tarihinde tekrar işe başlayan davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin 01.10.2010 tarihli sözleşme olduğunu, bu sözleşmeye göre davacının … ve … fabrikalarında ayda 6 gün hizmet vereceği ve …’e gidiş gelişi için yakıt ücretinin ödeneceğinin belirlendiğini, davacının kendisine 02.09.2014 tarihinde tebliğ edilen çalışma şartlarına aynı tarihli yazı ile uymayacağını beyan ettiğini, iş akdinin feshine dair ihtarnamenin notere verildiği tarih fesih tarihi olduğundan, davacıya çalıştığı süreye göre son ücretinin 1.320,00 TL olarak ödenmesinin yapıldığını, davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının yıllık izin ücreti alacağına dair istinaf başvurusunun kabulü ile yıllık izin alacağı yönünden yeniden hüküm kurulmuştur.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusunun ve işverenin işe davetinin samimi olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
4857 sayılı Kanunda işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İşçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işverene iletebileceği gibi, vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile de ulaştırabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen görüşü bu yöndedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.06.2009 gün ve 2009/9-232 esas, 2009/278 karar).
İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört , en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir.
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
Somut olayda, kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı vekili tarafından kanuni on günlük süre içinde 04.07.2014 tarihli ihtarname ile işe başlatılma talebinde bulunulduğu, talebin davalıya 14.7.2014 tarihinde tebliği üzerine 07.08.2014 tarihli cevabı ihtarname ile davalı şirketin davacıyı işe davet ettiği, İşe davet ihtarının 19.08.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının ertesi gün 20.08.2014 günü işe başlamak için saat 08.00 de işyerinde olduğu, işyerine alınmadığı, davacının İşkur’a şikayet dilekçesi verdiği, noterlik kanalıyla durum tespiti yaptırdığı, noter ile birlikte işyerine gittiğini içeriye açılan telefon üzerine ziyaretçi kartı takılarak işyerine alındığı, işe başlatılacağının ifade edilmesi üzerine saat 11.00 de tespit yapıldığı, davacının işe başladığında … ve … işyerlerinde aylık 6 gün olmak üzere sözleşmede kararlaştırılan çalışma süresinin 4 gün …, 2 gün … işyeri olarak uygulandığı halde, 4 gün …, 2 gün … işyeri olarak değiştirildiği, İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik 10/5. bent gereği yolda geçen sürelerin çalışma süresinden sayılacağı ve iş koşullarının aleyhe değiştirilmesi nedeniyle davacının değişikliği kabul etmediğini bildirdiği bunun üzerine … işyerine alınmadığı gibi, … işyeri için de devamsızlık tutanakları düzenlendiği ayrıca … işyerindeki çalışmaları için otel masrafları öncesinde ödendiği halde işe iade sonrası otelde kaldığında otele işveren tarafından masrafların ödenmeyeceğinin de bildirildiği, dosyadaki ihtarnameler tanık beyanları ve tutanaklardan davacının işe başlatılması olayında işverenin samimi olmadığı sırf işe başlatmama tazminatını ödememek için davacının işe başlatıldığı tespit edilmiştir. Mahkeme gerekçesinde işçi ve işveren ikisinin de samimi olmadıkları yönünde tespit yapılmışsa da işçinin hakkını aradığı ve mezkur yönetmeliğe göre işverenin iş şartlarını zorlaştırdığı açıktır. İlk gün dahi eski işçi olan davacının işyerine alınmayarak 3 saat sonra noter ile gelmesi üzerine yakasına ziyaretçi kartı takılarak işyerine alınıp işe başlatıldığı da sabittir. Davalının işe davetinin samimi olmadığı anlaşıldığından davacının işe başlatmama tazminatı alacağının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 09.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.