Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/9481 E. 2018/19478 K. 20.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9481
KARAR NO : 2018/19478
KARAR TARİHİ : 20.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin kamu ihale kanuna göre hizmet alımı sureti ile “yüklenici olarak adlandırılan firmalar aracılığı ile … Genel Müdürlüğünün … B Termik Santrali İşletme Müdürlüğünde çalıştığını, taşeronlarca Kamu İhale Kanunun 4. maddesindeki hizmet olarak tanımlanan hiçbir faaliyetin yürütülmediğini, fiili yürütülen faaliyetin tamamen yüklenici firmaların davalı … Genel Müdürlüğüne işçi temin edilmesinden ibaret olduğunu, davacı ve pek çok yüklenici işçisinin uzun yıllardır … İşletme Müdürlüğü bünyesinde çalıştığını, ihaleyi alan taşeronlar değişse bile ihale dönem sonunda çıktı girdi yapılarak çalıştırılmaya devam ettirildiklerini, çalışmaları sırasında emir ve talimatları davalı işletme yetkililerinden aldıklarını işçilerin hangi işlerde ve nerede çalışacaklarının işletme tarafından belirlendiği, işin yürütülmesinde kullanılan tüm araç ve gereçlerin işletmeye ait olduğu, çalışma düzeninin, fazla mesai yapılıp yapılmayacağının işletme yetkililerince belirlendiğini, müvekkili ile diğer işçilerin puantajlarının … yetkililerince tutulduğunu, davalı işletme ve dava dışı şirketler arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabulü ile 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesine göre müvekkilinin başlangıçtan itibaren asıl işveren olan … işçisi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin taşeron firma işçisi olması sebebi ile işletmenin işçileri ile aynı iş yerinde aynı koşullarda çalışarak daha az ücret aldığını, baştan itibaren müvekkili ile diğer işçilerin … işçileri ile aynı sosyal haklara sahip olması gerektiğini, müvekkilinin işvereninin en başından itibaren davalı … Genel Müdürlüğü olduğunun tespitini, müvekkilinin ve İş Kanunun 5. maddesine göre eşit davranma ilkesi gereğince ücret, ikramiye ilave tediye, fazla mesai, sosyal haklar, prim ve diğer alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının kendi işçisi olmadığını, 4734 sayılı İhale Kanunu’nun 4. maddesindeki hizmet tanımı kapsamında yer alan bakım onarım işi olduğunu, asıl işverenin bölümler arasında koordinasyon ve iş akışı sağlamak üzere işin özelliği ve güvenliği nedeniyle bir takım denetim-kontrol gerekçeleriyle bir kaç işçinin aynı yerde çalışmış olmasının taraflar arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisini ortadan kaldırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının muvazaalı işlem yaparak işçi temin ettiği ve işçilerin baştan itibaren kendi işçisi sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 28.04.2014 tarihli ilamı ile özetle ”…Davalı ile dava dışı işverenler arasında 4857 sayılı Kanunun 2/6 maddesi kapsamında kalan asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu dikkate alınmaksızın aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulüyle davacının gerçek işverenin … Genel Müdürlüğü olduğunun tespiti ile fark alacaklara hükmedilmesinin hatalı olduğu ” gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararının davalı tarafından süresinde temyizi üzerine dosya Özel Dairece Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş, Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2008 tarihli ilamı ile davalı … ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu mahkemece davalının dava dışı alt işveren şirketlerle yaptığı hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun ve davacının başlangıçtan itibaren … işçisi olduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle direnmenin uygun olduğu, davalı vekilinin bozma nedenine göre daha önce incelenmeyen alacak miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe :
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığına ilişkin kabul, Hukuk Genel Kurul Kararı uyarınca yerindedir. Ne var ki, dosya kapsamı itibariyle davacının toplu iş sözleşmesinin tarafı sendikaya üye olmadığı ve dayanışma aidatı kesilmesi yönünde bir başvurusunun da bulunmadığı anlaşıldığından, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı gözetilmeden toplu iş sözleşmesinden kaynaklı bir kısım alacak taleplerinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kaldı ki, dosya kapsamına göre davalı işyerinde davacı ile aynı unvanda çalışan kurum çalışanı bulunmadığı ve buna göre ücret farkı alacağının hesaplanamadığının anlaşılmasına göre Mahkemece ücret farkı talebinin reddi yerine kabulü de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.