Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/6860 E. 2018/27613 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6860
KARAR NO : 2018/27613
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … tarafından istenilmesi; ayrıca davalı … vekilinin ve davalı …’in duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/12/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat… geldi. Davalılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, öncelikle ek karar yönünden yapılan inceleme sonucunda;
Mahkemece 13/02/2018 tarihli ek kararla, davalı …’in muhtıra tebliğine rağmen temyiz harç eksikliğini süresi içerisinde gidermediği gerekçesiyle, anılan davalının kararı temyiz etmemiş sayılmasına karar verilmiştir. Söz konusu ek kararı da, davalı … temyiz etmiştir.
13/02/2018 tarihli ek kararda bahsi geçen, davalı …’e 29/01/2018 tarihinde tebliğ edilen muhtıra, ödenmesi gereken temyiz harçlarının eksiksiz şekilde gösterilmemesi sebebiyle usulsüzdür. Dairemizin 15/03/2018 tarihli geri çevirme kararı üzerine, usulünce düzenlenmiş muhtıranın ilgiliye 11/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebliğ üzerine davalının temyiz harç eksikliğini tamamladığı sabittir. Bu halde, davalı …’in kararı temyiz etmemiş sayılmasına dair 13/02/2018 tarihli ek karar usul ve kanuna aykırı olduğundan, ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile Mahkemece verilen 13/02/2018 tarihli EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davalı …’in müvekkilinin … şubesinde çalışmakta iken zimmetine para geçirmesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini, davalı işçinin verdiği zarardan kaynaklı borcunu ödeyeceğini taahhüt ettiğini, borcun teminatı olarak menkul ve gayrimenkul rehinleri tesis edildiğini, diğer davalı …’in ise borca kefil olduğunu, rehinlerin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerden elde edilmesi muhtemel meblağın borcu karşılamaya yetmeyeceğini, anılan borcun tahsil edilebilmesi için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız yere itirazla takibin durmasına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili işçiye banka zararının tahsilinin teminatı amacıyla birçok belge imzalatıldığını, tesis edilen rehinlerin paraya çevrilmesi yoluyla icra takipleri yapıldığını, devam edilen icra takip dosyalarında tahsilatların yapıldığını, müvekkilinin aynı borç için yüksek miktarlı mükerrer icra takipleriyle muhatap olduğunu, müvekkilinin borçlu olduğu miktarın tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, asıl borçlunun borçlu olduğu miktarın ve yapılan ödemelerin belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2011 tarihli ve 2010/12539 esas 2011/3022 karar sayılı ilamıyla, davaya bakmaya iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bozmaya uyan Mahkemece, görevsizlikle dosyanın gönderilmesi üzere iş mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Söz konusu karar ise, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı …’in temyizi üzerine, Dairemizin 25/02/2014 tarihli ve 2013/3438 esas, 2014/4025 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek, devam edilen yargılama neticesinde, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı …’in aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinden kanuni dayanağını alan itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu tür davalarda maksat, itiraz üzerinde duran icra takibinin devamını sağlamak olduğundan, borçlunun itirazının haksız olduğuna kanaat edinilmesi halinde, müddeabihin “tahsiline” değil, “itirazın iptaline” karar verilir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, davanın itirazın iptali davası olduğunun gözden kaçırılarak, itirazın iptali yerine, müddeabihin tahsiline dair hüküm sonucu oluşturulması hatalıdır.
3-Hüküm sonucunda “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak, “tahsilde tekerrür olmamak” kaydı ile işaret edilmek istenen takip dosyalarının (… 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1900 sayılı, … 10 İcra Müdürlüğü’nün 2008/8521 sayılı, … 12. İcra Müdürlüğü’nün 2008/28168 sayılı takip dosyaları) hüküm fıkrasında açıkça belirtilmemesi yerinde değildir.
4-İtirazın iptali davasında, Mahkeme, tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını dava tarihine göre belirlemek zorundadır.
İtirazın iptali davasında, dava tarihinden sonra gerçekleşen ödemelerin İcra Müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınması gerekeceğinden, hükme esas alınan 14/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda, dava tarihinden sonra gerçekleşen ödemelerin, bu aşamada hesaplamadan mahsup edilmemesi isabetlidir. Bu durumda, Mahkemece, dava tarihinden sonra gerçekleşen ödemelerin, infaz aşamasında nazara alınmasına dair ibarenin hüküm sonucuna yazılması gerekirken, kararda bu yöne ilişkin bir ibareye yer verilmemesi hatalıdır.
5-T…. T.A.O …/… Şubesi, 00158001251524001 sayılı takip hesabına ilişkin son güncel ekstrenin incelenmesinden, 11/06/2008 tarihli 80,97 TL bedelli, 30/06/2008 tarihli 102,80 TL bedelli, 24/07/2008 tarihli 61,69 TL bedelli, 22/01/2009 tarihli 31,85 TL bedelli, 24/04/2009 tarihli 27,82 TL bedelli ödemelerin, dava tarihinden önce yapıldığı dikkate alındığında hesaplamadan mahsup edilmesi gerekirken, hükme esas alınan 14/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda bu ödemelerin mahsup edilmemesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.