Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/5319 E. 2018/20045 K. 25.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5319
KARAR NO : 2018/20045
KARAR TARİHİ : 25.09.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı vekili, müvekkili işçinin fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fark aylık ücret, fark ikramiye ve fark fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 16/06/2015 tarihli ilamıyla, dava konusu fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fark aylık ücret, fark ikramiye alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceklerinden anılan talepler yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekirken esasa girilerek karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemenin 02/02/2016 tarihli kararıyla, bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/02/2018 tarihli kararıyla, Mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu kabul edilerek, Dairemizin bozma ilamında açıklanan bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/02/2018 tarihli kararıyla, dava dosyasının Dairemize gönderilmesi üzerine, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, müvekkili işçinin davalıya ait işyerinde iş sözleşmesinin fesih tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, davalı işverenin iş sözleşmesinin devam ettiği 01.12.2007 tarihinde müvekkili işçiyi resmi kayıtlarda işten çıkmış gibi gösterdiğini, 10.12.2007 tarihinde ise kayden yeniden işe girişinin yapıldığını, muvazaalı işe girdi çıktı işlemlerinde işverenin amacının işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesiyle verilen ücret zamlarından işçiyi mahrum etmek ve yeni bir sözleşmeyle işe başlamış gibi göstererek işçi ücretlerinin asgari ücret seviyesine düşürülmesi olduğunu, kanuna karşı hile olan bu işlem sonucunda müvekkilinin ücretinin iş yerine yeni girmiş bir işçi gibi asgari ücret seviyesine indirildiğini, toplu iş sözleşmesiyle getirilen ücret zamlarından yararlandırılmadığı gibi ikramiye hakedişlerinin düşürüldüğünü ileri sürerek, fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fark aylık ücret, fark ikramiye, fark fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası türünde açılamayacağını, davaya konu alacak taleplerinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 16/06/2015 tarihli ilamıyla, dava konusu fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fark aylık ücret, fark ikramiye alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceklerinden anılan talepler yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekirken esasa girilerek karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemenin 02/02/2016 tarihli kararıyla, bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/02/2018 tarihli kararıyla, Mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu kabul edilerek, Dairemizin bozma ilamında açıklanan bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık vardır.
Anayasanın 141. maddesinde, her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanuni düzenlemede hakimin, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğini, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.
Somut olayda, Mahkemece, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep bulunmadan feshedildiği kabul edilmiştir. Dosyaya sunulan 27/09/2010 tarihli işçi imzalı dilekçede, davacının, çalışma koşullarında yapılan değişikliği kabul etmediğini bildirdiği ve kıdem tazminatının ödenerek kendi isteğiyle işten çıkışının yapılmasını talep ettiği görülmektedir. Fesih sonrasında, davacıya işverence kıdem tazminatı ödemesinin yapıldığı sabit olduğundan, Mahkemece fark kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması isabetli ise de; davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı bakımından 27/09/2010 tarihli işçi imzalı belgenin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Mahkemece, bir gerekçe açıklanmadan söz konusu belgenin dikkate alınmaması, Anayasanın 141. maddesi ve 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesi amir hükümlerine aykırıdır. Anılan sebeple, 27/09/2010 tarihli işçi imzalı belgenin geçerli olup olmadığı bakımından iddia, savunma ve deliller gerekçeli olacak şekilde değerlendirilmeli, oluşacak sonuca göre davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.