YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1939
KARAR NO : 2018/6497
KARAR TARİHİ : 13.03.2018
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : . İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait fabrikada ambar bölümü işçisi olarak görev yapmakta iken, fırınlar bölümünde görevlendirildiğine dair yazı tebliğ edildiğini, aynı tarihte davacıya işyerinde görev değişikliğini kabul etmediğine ve görev yeri değişikliği sebebi ile istifa ettiğine dair birtakım belgeler imzalatıldığını, aynı içerikteki belgelerin aynı bölümdeki diğer arkadaşlarına da imzalatıldığını, gerçekte de bölüm değişikliği yapılmasını gerektiren geçerli bir sebep bulunmadığını, işverence yapılan feshin haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini ve işe iadenin mali sonuçlarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde davalının iş değişikliği yapma hakkının saklı tutulduğunu, fırınlar bölümünde oluşan yoğunluk sebebiyle davacının bölümünün değiştirilmesine dair karar alındığını, davacının yazılı ve imzalı beyanı ile değişikliği kabul etmemesi üzerine, davalı şirketin tüm yasal hakları ödemek suretiyle iş sözleşmesini geçerli sebeple feshettiğini, kaldı ki davacının değişiklik teklifine karşı altı günlük cevap süresine uymak istememesi nedeniyle, değişikliği kabul etmediğine ve iş sözleşmesini sonlandırmak istediğine dair talebinin bulunduğunu, feshin geçersiz olduğu değerlendirilse dahi, davacının istifa talebini içeren dilekçesine rağmen işe iade davası açmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının davalı şirketteki işine iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, davacının süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı en çok dört aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacının 24/11/2016 tarihli dilekçesi ile yeni görev yerini kabul etmediği, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmek kaydıyla feshini talep ettiği, bu talep üzerine iş sözleşmesinin işverence sonlandırılmasının geçerli sebebe dayandığı değerlendirilerek, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kabul kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.” Bu maddeye dayanılarak yapılacak değişiklik feshinde; değişiklik ve fesih bildirimlerinin yazılı yapılması ve sebeplerinin de yazılı gösterilmesi geçerlilik koşuludur (9. Hukuk Dairesinin 02.06.2008 gün ve 2007/39341 Esas, 2008/13324 Karar sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlıkta, davalı işverenin 24.11.2016 tarihli yazısı ile ambar bölümünde çalışan davacının fırınlar bölümünde görevlendirilmesine karar verilmiştir. Ancak davacının, “özel sebeplerden dolayı yeni atandığım görevi kabul etmiyorum. Bu sebeple kıdem tazminatı ve ihbar tazminatımın ödenmesi kaydıyla 24.11.2016 tarihi itibariyle iş akdinin feshini ve istifamın kabulüne bilgilerinize arz ederim” şeklindeki beyanını içeren 24.11.2016 tarihli cevabi yazısı üzerine, işverenin yine aynı tarihli fesih bildirimi ile, iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun 22. maddesine göre, 24.11.2016 tarihi itibariyle feshine karar verildiği görülmektedir. Davalı işveren aynı yazıda, davacının istifa etmesi dikkate alınarak, kıdem ve ihbar tazminatının ödeneceğini bildirmektedir.
Davacı dava dilekçesinde, işverence yapılan görevlendirmenin doğru olmadığını, gerçekte görevlendirme yapılmasını gerektiren geçerli bir sebep bulunmadığını, aynı tarihte görevlendirme yazısı ile görevlendirmenin kabul edilmediğine ve iş sözleşmesinin feshi talebi ile istifanın kabulüne dair dilekçenin, işverence matbu olarak düzenlenerek imzalatıldığını, diğer arkadaşlarının da aynı belgeyi imzaladıklarını ileri sürmüştür.
İlk derece mahkemesince, işçiye yazılı olarak değişiklik teklifinde bulunulmuş ise de, teklifin geçerli sebebinin işverence ortaya konulmaması, gerek görev değişikliği yazısının gerek istifa dilekçesinin matbu olması ve tarihlerinin aynı olması, geçimini çalıştığı işten sağlayan bir işçinin iş yeri değişikliğini kabul etmemesi, ardından da hemen istifa dilekçesi vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle iş sözleşmesinin işverence feshedildiği, feshin geçerli sebebe dayanmadığı kanaatine varılmış ise de; Bölge Adliye Mahkemesi, işçinin İş Kanunu’nun 22. maddesine göre değişiklik teklifini kabul etmeyerek iş sözleşmesinin feshini talep etmesinin işveren yönünden geçerli sebep oluşturduğu yönünde değerlendirme yapmıştır.
Ne var ki, dosya kapsamına göre dinlenen davacı tanıklarından …, davacı ile aynı gün işten çıkartıldıklarını, işten çıkartıldıkları gün önlerine evraklar konarak bunları imzalamalarının istendiğini, kendisinin belgeleri imzalamadığını, ancak diğer arkadaşlarının okumadan imzaladıklarını, aynı bölümden aynı gün altı kişinin aynı gerekçelerle çıkartıldığını ifade etmiştir. Davacı, işverence yapılan değişikliğin gerçek bir değişiklik olmadığını ileri sürmekte olup, işveren de somut olay yönünden neden işçiyi fırınlar bölümünde görevlendirdiğine dair somut ve geçerli sebepler ortaya koyamamıştır. Tanık anlatımlarına göre, işverenin davacının ve diğer işçilerin iş sözleşmesini feshettikten sonra, bunların yerlerine yeni işçi aldığı sabittir. Diğer taraftan, İş Kanunu’nun 22. maddesine göre, işçiye usulüne uygun olarak değişiklik teklifinde bulunan işverenin, anılan teklifin işçi tarafından kabul edilmemesi üzerine, iş sözleşmesini aynı yasal düzenlemeye uygun olarak değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebep bulunduğunu ispatlamak kaydıyla feshetmesi olağandır. Bu süreçte, geçerli sebeple sözleşmeyi fesheden işveren, işçinin kıdem tazminatını ve şartları mevcut ise ihbar tazminatını ödeyecektir. Şu halde, davacının İş Kanunu’nun 22. maddesine göre, değişiklik teklifini kabul etmemekle yetinmek yerine, ayrıca iş sözleşmesinin işverence feshini de talep etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca davacının, sözleşmenin işverence fesih talebini içeren 24.11.2016 tarihli matbu yazı incelendiğinde, evrakın kayıt tarihi olarak 29.11.2016 tarihi, genel müdür onay tarihi olarak 30.11.2016 tarihi görünmekle birlikte, davalı işveren 24.11.2016 tarihli fesih bildirimi ile davacının dilekçesi üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini bildirmiştir. Davacının 29.11.2016 tarihinde evrakın geliş tarihi adı altında numara alan dilekçesinin, 24.11.2016 tarihi itibariyle işverence işleme konulması belgenin matbu olup işverence düzenlendiği iddiasını güçlendirmektedir. Davalı işveren ise, gerek fesih bildiriminde, gerekse savunmasında iş sözleşmesini İş Kanunu’nun 22. maddesine göre değişiklik teklifinin kabul edilmemesi sebebiyle feshettiğini ifade etmekte olup, böyle bir durumda artık, işverenin değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını ispat ile yükümlü olduğu kabul edilmelidir. Somut uyuşmazlıkta bu yönde bir delil ortaya konmadığı gibi, aksine, Dairemiz incelemesinden geçen bazı emsal dosyalarda aynı matbu belgelerin bulunduğu tespit edilmiştir. (Dairemizin 2018/2432 esas ve 2018/1762 esas sayılı dosyalarında mahkemece verilen işe iade kararları Dairemizce onanarak kesinleşmiştir.) Bu bakımdan, feshin geçerli bir sebebe dayanmadığı, yönündeki ilk derece mahkemesi kararı isabetli bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı hukuki değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1.. Bölge Adliye Mahkemesi 9 Hukuk Dairesi’nin 26.12.2017 tarih, 2017/2582 Esas, 2018/1575 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-)Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 (DÖRT) aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok 4 (DÖRT) aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça sarf edilen, 151,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,
10-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.03.2018 gününde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.