Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/16590 E. 2019/87 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16590
KARAR NO : 2019/87
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız nedenle işverence sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil, bakiye ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir..
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla mesai yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları için de geçerlidir
Somut olayda, davacının 2012 yılı maaş bordrolarında, 3,4,5,6,7,8,9 aylarda fazla mesai tahakkuku bulunmakta olup, davacının iş akdi de 17.09.2012 tarihinde sona ermiştir. Davacının 2012 yılında fazla mesai tahakkukunun bulunmadığı aylar 1. ve 2 aylar olup, sadece bu aylar için tanık beyanlarına göre fazla mesai hesabı yapılmalıdır. Mahkemece, davacının 2012 yılı 3,4,5,6,7,8,9 aylarda fazla mesai tahakkukunun bulunduğu belirtilmesine rağmen, 01.01.2012- 30.06.2012 döneminde 3 ay üzerinden toplam 216 saat baz alınarak fazla mesai alacağı hesabı yapılmıştır. Mahkemece, davacının 2012 yılında sadece Ocak ve Şubat aylarında fazla mesai tahakkukunun bulunmadığı ve bu 2 ay için 144 saat üzerinden fazla mesai alacağı hesabı yapılması gerekirken, 3 aylık dönem için 216 saat üzerinden hesaplama yapılması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Yine mahkeme tarafından davacının 01.01.2011 – 30.06.2011 döneminde, 2 gün üzerinden ulusal bayram ve genel tatil alacağı hesabı yapması, dosyaya sunulan ve davacı tarafından imzalı 2011 yılı Ocak, 2011 yılı Nisan, 2011 yılı Mayıs ücret bordrolarına göre hatalıdır. Zira, sunulan bu dönemlerdeki ücret bordrolarına göre, davacı 2011 yılı Ocak ayında 2, 2011 Nisan ayında 1, 2011 yılı Mayıs ayında 1 gün ( 1 Mayıs pazar gününe denk gelmektedir) ulusal bayram ve genel tatil alacağı ücretini almıştır. Bu nedenle tahakkuk olan dönemlerin dışlanarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.