Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/16518 E. 2019/1638 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16518
KARAR NO : 2019/1638
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan… Sanayi A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden, tazminat ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece verilen ilk karar, Dairemizce bozularak dosya Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkeme, Dairemiz bozma ilamına uymuş ve ek rapor alınarak karar verilmiş ise de hüküm sonrası tavzih yapılması ve davalının bozmadan sonra ıslah talebinde bulunması nedeniyle yeniden bozma kararı verilmiştir.
Bozmaya uyulmakla, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, alınan ek bilirkişi raporuna göre yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı …San. A.Ş. vekili temyiz etmiştir
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki, kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda, davanın kabulüne dair verilen 2009/440 Esas 2012/22 Karar sayılı karar, tanık beyanlarının davacının tüm çalışma süresine ilişkin hesaplama yapmaya yeterli olmadığı gerekçesi ile Dairemizin 2013/32675 esas 2013/24159 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, bozma kararı sonrası yapılan yargılamada davacı tanıklarının işyerinde davacı ile birlikte çalıştıkları dönem için fazla çalışma alacağının hesabına ilişkin olarak düzenlenen 21.10.2014 tarihli bilirkişi raporu ile davacının tanık beyanları doğrultusunda ıspat olunabilen fazla çalışma alacağının 7.179,27 TL olduğu belirlenmiştir. Ancak mahkemece nihai hükme esas alınan alınan 13.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda ayrı bir hesap ve değerlendirme yapılmamış, bozma kararı öncesi düzenlenen 01.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna atfen fazla mesai alacağının 15.410,17 TL olduğu yönünde hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Anılan bilirkişi raporunda atıf yapılan rapor, bozma kararına konu edilen ve fazla çalışma iddiasının 2007 yılı sonrası için tanık beyanları ile ıspatlanamadığının kabul edildiği bilirkişi raporudur. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen , bozma gereğine aykırı olarak tanıkların davacı ile birlikte çalışmadığı dönemi kapsayan bilirkişi raporunun esas alınarak fazla mesai alacağının hüküm altına alınması bozmaya aykırı olmakla hatalı olup bozma nedenidir.
3- Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemenin ilk kararı davalıların temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Davacı bozmadan önce 18.04.2011 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 11.06.2018 tarihli dilekçesi ile davayı ikince kez ıslah ederek talep miktarlarını arttırmış ve Mahkemece ıslaha değer verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu şekilde hem H.M.K 176. maddesi 2. fıkrasında yer alan ‘‘ aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir’’ şeklindeki düzenlemeye aykırı hareket edilmiştir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’ nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın  değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı“ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi de hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, bozma sonrası verilen ıslah dilekçesine değer verilmeksizin önceki bozma kararları uyarınca davalının oluşan usuli müktesep hakları da nazara alınarak karar verilmesidir. Bu husular göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.