Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/16345 E. 2019/1198 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16345
KARAR NO : 2019/1198
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ : 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

Davacı, sendika üyesi olduğunu, sendikal faaliyette bulunup arkadaşlarını sendika üyesi olmaya teşvik ettiğini, davalı firmanın yaklaşık 1,5-2 yıldır firma içindeki sendikal örgütlenmeyi önlemek için sendika üyesi olduğunu tespit ettiği çalışanlarını işten çıkarttığını, iş akdinin davacının savunması alınmadan son çare olma ilkesine uyulmadan feshedildiğini beyan ederek feshin geçersiz olduğunun tespiti ile işe iadesine ve sendikal tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iş akdinin tarafların karşılıklı imzaladığı tasfiye protokolü gereğince sonlandığını, protokole göre davacıya ihbar ve kıdem tazminatı ile son aylık maaşının ve ikramiyesinin ödendiğini, karşılıklı anlaşma ile iş akdi sona erdiğinden sendikal sebeple işten çıkarıldığı iddiasının yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, sendikal tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından davalı taraf vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARG I T A Y K A R A R I

Uyuşmazlık, 25 Ekim 2017 tarihinden sonra hükme bağlanan ve sendikal tazminatın talep edildiği fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararların temyize tabi olup olmadığı noktasındadır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında, karara karşı temyiz yolunun açık olduğu yönünde hüküm kurulmuştur.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesinde, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça öngörülmüştür.
Kanun’un madde gerekçesinde, ‘‘Madde ile, iş mahkemelerince verilip temyiz edilemeyen, bir başka ifadeyle bölge adliye mahkemelerinde kesinleşen kararlar düzenlenmektedir. Bu kapsamda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen fesih bildirimine itiraz (işe iade) davaları ve işveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalar sayılmaktadır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda düzenlenen ve maddede belirtilen davaların, işin niteliği de dikkate alınarak istinaf kanun yolunda kesinleşmesi kabul edilmektedir.
Düzenleme ile, 6100 sayılı Kanundaki genel düzenleme yanında, iş hukukunun temel prensipleri dikkate alınarak daha kısa sürede kesinleşmesinde yarar umulan dava türlerinin de bölge adliye mahkemelerinde kesinleşmesi öngörülmekte ve bu şekilde bir yandan da Yargıtayın iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır’’ şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.
Düzenlemeye göre feshin haklı veya geçerli nedene dayanması, sendikal nedenin bulunması yönlerinden herhangi bir ayrıma gidilmeksizin fesih bildirimine itiraz (işe iade) davaları bakımından temyiz yolu öngörülmemiştir. Her ne kadar Dairemizin önceki uygulamasında işe iade davasının sendikal fesih iddiasına havi olması halinde, sendikal tazminatın 6356 sayılı Kanununda ayrıca düzenlenmiş olması hasebi ile temyiz yolu açık olarak verilen kararların temyizen incelemesi yapılmakta ise de, konunun etraflıca değerlendirilmesi neticesi, 7036 sayılı Kanunun bu hususa ilişkin olarak ayrık bir düzenleme ve istisna hükmü getirmemesi karşısında temyiz yolunun kapalı olduğu kanaatine varılmıştır. Zira feshin sendikal nedene dayandığı iddiasına dayalı olarak açılan fesih bildirimine itiraz davasında temyiz yolunun açık olduğunun kabulü, Kanun’un lafzı ve kanun koyucunun amacı ile bağdaşmayacaktır.
Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “Sendikal özgürlüğün Güvencesi” başlıklı 25. maddesinde düzenlenmiş olup, tazminat miktarı “işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere” şeklinde belirlenmiştir. Fesih bildirimine itiraz edilmeksizin sadece sendikal tazminat talepli olarak açılan bir davada, kabul veya reddedilen miktara göre temyiz yolunun değerlendirileceği açıktır.
Aynı Kanunu’nun 25. maddesinin 5. fıkrasında ise, “Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun … 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez” şeklinde düzenleme mevcut olup, sendikal neden iddiasına dayalı olarak fesih bildirimine itiraz davasının açılabileceği öngörülmüştür. Doğrudan yapılan atıfla davanın türünün, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen “fesih bildirimine itiraz” davası olduğu kabul edilmiştir. Buna göre sendikal neden iddiasına dayanan fesih bildirimine itiraz davalarında da dava açamaya dair usuller sürelerle ispat kuralları aynı 20. madde hükümlerine tabidir. Yine yargılama süresi ile kısıtlamalar ile bölge adliye mahkemelerinde kesin olarak karar verileceği kuralı aynı maddenin son fıkrasında kurala bağlanmıştır.
Sendikal nedene dayanan fesih bildirimine itiraz davaları için İş Kanunu’nun 20. maddesinde, 6356 sayılı Kanun’un 25. maddesinde ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. Maddesinde ayrı bir kanun yolu öngörülmemiştir. Aksine fesih bildirimine itiraz davasında verilen kararlara karşı sadece istinaf kanun yolu öngörülmüştür.Sendikal tazminatın işçinin başvurusu, işe başlatılması veya başlatılmaması şartına tabi tutulmaması da davanın türünün fesih bildirimine itiraz davası olma vasfını değiştirmemektedir. Yine sendikal tazminata hükmedilmesi halinde ayrıca işe başlatmama tazminatına karar verilemeyeceği yönündeki yasal düzenleme de sendikal tazminat ile işe iade davasındaki bağlantıyı ortaya koymaktadır.
Yasa koyucu fesih bildirimine itiraz davalarının temyiz edilebilirliğine ilişkin olarak sadece dava türünü belirtmiş, tazminat miktarı ya da tazminat türüne bağlı bir istisnaya yer vermemiştir.
Sendikal neden iddiasına dayalı fesih bildirimine itiraz davalarında temyiz yolunun açık olduğu kabul edildiğinde, usul veya esastan davanın reddi veya davanın kabulüne rağmen sendikal nedenin reddi hallerinde de istinaf kararlarının kesin olmadığı sonucuna varılabilecektir. Yine davanın ve sendikal nedenin kabulü hallerinde miktar itibarıyla kesinlik sınırına göre temyiz yolunun varlığı kabul edilebilecektir. Bu durum yasa koyucunun “kararların daha kısa sürede kesinleşmesi” ile “Yargıtay’ın iş yükünün azaltılması” yönündeki amacı ile bağlaşmadığı gibi 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/1-a maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin son fıkrasına açıkça aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle sendikal nedene dayanılmış olsa da, fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararların temyiz yoluna tabi olmadığı sonucuna varılmıştır.
SONUÇ:
Davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulan Bölge Adliye Mahkemesi kararının “işe iade” talebine ilişkin olup, 7036 sayılı Kanun’ un yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden sonra, 23/01/2018 tarihinde verilen kararın 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/1-a maddesine göre temyiz edilemeyeceği anlaşıldığından davalı vekilinin TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 24/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.