Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/16178 E. 2018/28193 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16178
KARAR NO : 2018/28193
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı … Şirketinin diğer davalı … projesinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, davacının iş akdinin haksız ve geçersiz olarak asgari ücret zamları ile ilgili yeniden fiyat değerlendirilmesi yapılmak üzere ihalenin feshedilmesi sonrasında yazılı fesih bildirimi olmaksızın, sebep ve gerekçede gösterilmeden 05-06/05/2016 tarihlerinde “bir daha gelmeyin” denilmek suretiyle toplu bir şekilde feshedildiğini, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığını ileri sürerek, işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işine iadesine, boşta geçen süre ücreti ve işe iadeden kaynaklı tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, davacının diğer davalı şirket çalışanı olduğunu, tüm hak ve alacakları ile sigortalarınında diğer davalı şirketten ödendiğini, diğer davalı şirket ile müvekkili … arasında imzalanan hizmet alım sözleşme süresinin sona erdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin …’nin güvenlik işlerini ihale ile aldığını, üst işveren … tarafından ihale sözleşmesinin feshedildiğini, davacının davalı …’nin belirlediği iş yerinde güvenlik personeli olarak çalıştığını, … tarafından hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle davacının iş akdinin feshedilmek zorunda kalındığını, davacı iddialarının yerinde olmadığını, feshin son çare olması ilkesine uygun davranıldığını, …’nin güvenlik işini başka bir firmaya verdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 31.05.2018 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya Mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Dairemizin 31.05.2018 tarihli bozma ilamı ile ilk karar hem yazılı fesih bildiriminin yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulması hemde yazılı fesih bildiriminin yapıldığı ispatlanır ise esasa ilişkin feshin son çare ilkesi yönünden bozulmuş, Mahkemece 09.10.2018 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve bozma ilamında belirtilen hususlar araştırılmadan davanın tümden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel Mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Bozma ilamına uyulduğunda, bozma kararı lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, Mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilerek karar verilmesi zorunludur. Yerel Mahkemece bozmaya uyulmuş, ancak bozma doğrultusunda değerlendirme yapılmaksızın gerekçesiz bir şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Oysaki bozma içeriğinden de anlaşılacağı üzere 31.05.2018 tarihli ilamda araştırılması gereken iki hususa yer verilmiştir. Mahkemece hatalı değerlendirme ile kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek bozma gerekleri yerine getirilmeden karar verilmesi isabetsiz olup yeniden bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/12/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.