Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/15729 E. 2018/28056 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15729
KARAR NO : 2018/28056
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı asıl işveren …’na ait …Tıp Akademisi’nde yemek dağıtım ve dağıtım sonrası işinde ve son olarak işi davalıdan ihale ile alan dava dışı alt işveren nezdinde çalışmaya başladığını, alt işverenin iflası sebebi ile iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ve bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının müvekkili idareye bağlı … …Tıp Akademisi Komutanlığı işyerinde hazır yemek işini yüklenen alt işveren tarafından istihdam edildiğini, alt işverenin iflası nedeniyle işten çıkarıldığını, işe alınacak ve işten çıkarılacak personeli idari kurumun belirlemediğini, açılan davaya karşı öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, 31.07.2016 tarihli ve 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 106. maddesi uyarınca …Tıp Akademisi ve Asker Hastanelerinin …’na devredilmesi sebebiyle davada …’nın taraf sıfatının kalmadığını savunarak, davanın …’na ihbarı ile husumet yönünden reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının dava dışı şirket işçisi olduğu ve davalı kurumların işyerinde çalıştığı, sağlık kurumunun yemek hizmetinde çalışan davacıların yaptıkları işin niteliğine göre davalılar ile dava dışı şirket arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi olduğu ve muvazaa bulunmadığı, bu nedenle davalıların işçilik alacaklarından sorumlu oldukları, davalı tarafça iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği ve talep edilen alacakların ödendiğinin ispatlanamadığı, ayrıca 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlük tarihi itibariyle …Tıp Akademisi’nin her türlü alacak ve borcu ile davalı …’na devredilmesi sebebiyle davalı …’nın re’sen davaya dahil edildiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile davalıların alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı … ve … vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan işverence feshedildiği ve dava konusu alacakların hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak İlk Derece Mahkemesince …’nın re’sen davaya dahil edilerek aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğu ve davada taraf olmayan …’nın karar başlığından da çıkarılması gerektiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/(1) -b maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve … davada taraf olmaktan çıkartılarak davalı … aleyhine hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Davacının hizmet süresinin tespiti hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dairemizce seri olarak incelenen somut dosyalarda; davacının hizmet süresi dava dilekçesindeki talep gibi hesaplanmışsa da; dosyadaki delil ve belgelerin davacının iddia ettiği tüm dönem çalışmasının davalı Bakanlığa ait işyerinde geçtiğini tespite elverişli olmadığı analaşılmaktadır. Belirtilen sebeple, davacının iddia ettiği tarihler arasında çalıştığı işyerleri belirlenerek, bu şirketlerin davalı …’ndan hizmet alım sözleşmesi ile iş alıp almadığı ve davacının da bu kapsamda çalışıp çalışmadığı denetime elverili şekilde tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre dava konusu alacaklar gerekirse yeniden hesaplanmalıdır. Hizmet süresinin tespiti yönünden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Ulusal bayram ve genel tatil alacağının ispatı konusunda da aynı ilkeler geçerlidir.
Davacı işçi tarafından tanık deliline dayanılması halinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 255. maddesi uyarınca, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu ilkesi gözetilerek değerlendirme yapılmalıdır.
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ile bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2011 gün ve 2010/2-751 E. 2011/96 K.; 12.09.2012 gün ve 2012/2 E. 2012/551 K., 25.02.2015 gün 2013/9-1447 E., 2015/854 K. ve 29.06.2016 gün ve 2015/22-1444 E. 2016/869 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayın incelenmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ve genel tatil alacakları hesaplanırken, davacı tanık anlatımları delil olarak değerlendirilmiş ise de davacı tanığı olarak dinlenen işçilerin aynı şekilde davalı işveren aleyhine aynı iddialar ile dava açan kişiler olduğu ve davacının fazla çalışma yaptığına ve genel tatillerde çalıştığına dair soyut tanık anlatımları dışında delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesinde, diğer yan delillerle desteklenmeyen ve aynı işveren aleyhine aynı iddia ile açtıkları davalar nedeniyle aralarında menfaat birliği bulunan davacı tanıklarının beyanlarının fazla çalışma ve genel tatil iddiası yönünden hükme esas alınması olanaklı değildir. Diğer bir ifade ile davacı, dinlettiği tanıklarla fazla çalışma yaptığı ve genel tatillerde de çalıştığı iddiasını yöntemince kanıtlayamadığından davacının fazla çalışma ile genel tatil alacağı taleplerinin reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul edilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 24.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi