Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/15113 E. 2019/4996 K. 05.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15113
KARAR NO : 2019/4996
KARAR TARİHİ : 05.03.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı … Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait işyerinde kayden alt işveren bünyesinde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğundan baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğini, müvekkiline ödenmesi gereken ücretin, davalının kadrolu emsal çalışanlarına ödediği ücret miktarında olması gerektiğini, buna bağlı olarak ücret farklarının ödenmesi ile toplu iş sözleşmesinde düzenlenen sendikal haklardan yararlanması gerektiğini, ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ile müvekkilinin gerçekte alması gereken ücret miktarının tespitiyle, kök ücret ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, çalıştığı süre boyunca sendika üyeliği bulunmadığını, bir kısım işçiler için ise iş sözleşmelerinin son bulduğu tarihten sonra sendika üyeliğinin müvekkiline bildirildiğini, davacının çalışma süresi boyunca toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, … Kapsam İçi Personel Yönergesinin ise müvekkili işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan personele uygulandığını, davacının iddia ve taleplerinde haksız olduğunu, taleplerin zamanaşımına da uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, Mahkemece, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun ve dolayısıyla, davacının başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılması gerektiğinin kabul edilmesi, dosya kapsamına ve emsal dava dosyalarına göre yerindedir.
Davacının davaya konu çalışma dönemi bakımından, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalıya ait işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı sabittir.
Davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmamasına göre, davacıya ödenmesi gereken aylık ücret miktarının ve sağlanması gereken hakların tespitinde; davalı bünyesinde çalışan ve toplu iş sözleşmesine göre aylık ücret ile hakları belirlenen işçilerin, emsal kabul edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, … Petrolleri Anonim Ortaklığı Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesinde; bu yönergenin, kapsam içi personelin işe başlama ücretleri ile nakil ve görevde yükselmelerinde uygulanacak esasların belirlenmesi amacını taşıdığı; yönergenin Ortaklık işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan kapsam içi personele uygulanacağı belirtilmiştir. Davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanamamasının sonucu olarak, bu yönerge kapsamında olmadığı da anlaşılmaktadır.
29/11/2006 tarihli ve 26361 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren (ve bir kısım değişikliklerle halen yürürlükte olan) … Petrolleri Anonim Ortaklığı Personel Yönetmeliğinin davacıya uygulanmasının mümkün olup olmadığı sorununa gelince; bu yönetmeliğin 1. maddesinde “(1)Bu Yönetmelik, … Petrolleri Anonim Ortaklığı daimî kadrolarında toplu-iş sözleşmesi kapsamı dışında kalan belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışan personelin; tayin, nakil, terfi, kadro, çalışma esasları, sosyal, idarî, malî ve diğer özlük hakları ile disiplin yönünden tâbî olacakları hükümleri kapsar.” hükmü bulunmakta olup; aynı yönetmeliğin “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise, bu yönetmelikte yer alan personel tanımının “… Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda toplu-iş sözleşmesi ekindeki “Kapsam Dışı Personel Listesi”nde yer alan toplu-iş sözleşmesi kapsamı dışında kalan çalışanları” ifade ettiği düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde de, personel görev ve pozisyonları gösterilmiştir. Bu hükümler dikkate alındığında, 29/11/2006 tarihli ve 26361 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren … Petrolleri Anonim Ortaklığı Personel Yönetmeliğinin, toplu iş sözleşmesi ekindeki “Kapsam Dışı Personel Listesi”nde yer alan görevlerde çalışanları kapsadığı anlaşılmaktadır. Davacının görevi, bahsi geçen kapsam dışı personel listesinde sayılan görevler arasında değildir. Dolayısıyla, davacının bu yönetmelik kapsamında da bulunmadığı sabittir.
Davalı tarafından kabul manasına gelmemek üzere sunulan tabloda yer alan “alması gereken” başlığı altında yazılı kök ücret miktarlarının ve buna bağlı şekilde gösterilen farkların, toplu iş sözleşmesi ve … Petrolleri Anonim Ortaklığı Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesi dikkate alınarak hesaplanmış olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda detaylı aktarıldığı üzere, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı ve dolayısıyla bahsi geçen yönerge kapsamında da bulunmadığı açıktır. Varılan bu sonuca göre, tabloda yazılı “alması gereken” sütununda gösterilen ücret miktarlarının davacı için uygulanması mümkün değildir.
Davalı …, kendi kadrolarında sendika üyesi olmayan işçinin bulunmadığını bildirmiştir. Bunun aksini gösterir bir delil yoktur. Toplu iş sözleşmesine göre aylık ücret ile hakları belirlenen işçilerin emsal alınması mümkün değildir. Dosya içeriğine göre, sendika üyesi olmamasına (ve dayanışma aidatı ödememesine) rağmen toplu iş sözleşmesi ile Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesi hükümlerinden faydalandırılan işçinin bulunduğu hususu da, iddia ve ispat edilmemiştir.
Ayrıca, davacı vekili her ne kadar Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamını emsal olarak göstermiş ise de, bu ilam maddi hataya dayandığından Dairemizin 26/02/2019 tarihli ve 2019/1141 esas, 2019/4319 karar sayılı kararıyla ortadan kaldırılarak yerine bozma ilamı tesis edilmiştir. Dolayısıyla, Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamının emsal kabul edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede; davacının toplu iş sözleşmesinden ve … Petrolleri Anonim Ortaklığı Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesinden yararlanamayacağı, 29/11/2006 tarihli ve 26361 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Petrolleri Anonim Ortaklığı Personel Yönetmeliği kapsamında da olmadığı, davalı bünyesinde çalışan ve toplu iş sözleşmesine göre aylık ücret ile hakları belirlenen işçilerin emsal alınmasının mümkün olmadığı, davalı bünyesinde sendika üyesi olmayan işçi bulunmadığı; sendika üyesi olmamasına (ve dayanışma aidatı ödememesine) rağmen toplu iş sözleşmesi ile Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesi hükümlerinden faydalandırılan işçinin bulunduğunun iddia ve ispat edilmediği de dikkate alındığında; Mahkemece, “kök ücret” ifadesiyle talep edilmiş fark ücret talebi ve toplu iş sözleşmesi kaynaklı taleplerin reddedilmesi isabetlidir. Ne var ki, Mahkemece hüküm altına alınan sair bir kısım işçilik alacaklarının, davalı tarafından kabul manasına gelmemek üzere sunulan tabloda yer alan “alması gereken” başlığı altında yazılı kök ücret miktarları üzerinden hesaplanmış tutarlar olduğu anlaşılmaktadır. Az önce de açıklandığı üzere, davalı tarafından kabul manasına gelmemek üzere sunulan tabloda yer alan “alması gereken” başlığı altında yazılı kök ücret miktarlarının, toplu iş sözleşmesi ve … Petrolleri Anonim Ortaklığı Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesi baz alınarak gösterildiği, dolayısıyla, bu ücret miktarlarının davacı için uygulanmasının mümkün olmadığı dikkate alınarak, söz konusu alacakların hesaplanmasında, davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarının esas alınması gereklidir. Aksi yöndeki kabul hatalı olmuştur.
3-Seri içerisindeki dava dosyalarında, bozma sonrası devam edilen yargılamada aynı bilirkişi tarafından hazırlanmış hükme esas alınan raporların bir kısmında; fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanacağı açıklanmış olmasına rağmen, bu açıklamayla çelişkili olacak şekilde hesaplama tablosunda bir dışlama (ya da mahsup) yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bir kısım raporlarda ise, bordroların imzasız olması ve ödemenin kanıtlanmamış olması gerekçesi açıklanarak tahakkukların dikkate alınmadığı belirtilmiştir.
Öncelikle, sunulan bordrolar imzasız ise de, bozma öncesindeki bilirkişi raporunda, bordro tahakkuklarının ödendiği kabul edilerek, fazla çalışma tahakkuk bedellerinin hesaptan mahsup edilmesi gerektiği esası benimsenmiştir. Bozma öncesindeki ilk karar, davacı tarafça temyiz edilmediğinden, imzasız bordrolardaki tahakkukların ödendiğinin kabul edilmesi gerekecektir.
Diğer taraftan, aynı seri içerisindeki dava dosyalarının bir kısmında, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince tesis edilmiş bozma ilamlarında, fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanması gerekirken, tahakkukların mahsup edilmesinin hatalı olduğuna yönelik ilave bozma sebebi bulunduğu görülmektedir. Ancak, fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanması gerekliliğine yönelik ilke, sadece imzalı bordrolar açısından geçerlidir. İmzasız bordrolar yönünden ise, işçinin yapılan fazla çalışma ücreti tahakkukunun ayrıntılarını görme ve değerlendirme imkanı bulunmadığından, ödenmiş tutarların mahsup edilmesi gereklidir. Dolayısıyla, söz konusu bozma ilamlarında, fazla çalışma ücreti tahakkuklarının değerlendirilmesinde, imzasız bordrolar yönünden mahsup değil, dışlama yapılması gerektiğine ilişkin bozma sebebinin maddi hataya dayalı olduğu kabul edilmelidir. Maddi hataya dayalı karar ise, taraf yararına usulü müktesep hak oluşturmaz. Keza, seri içerisindeki dava dosyalarının çoğunluğunda, yine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince tesis edilmiş bozma ilamlarında, mahsup değil, dışlama yapılması gerektiğine yönelik ilave bir bozma sebebi yoktur.
Yukarıda açıklandığı üzere, bozma ilamından sonra hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanacağı açıklanmış olmasına rağmen, bu açıklamayla çelişkili olacak şekilde hesaplama tablosunda bir dışlama (ya da mahsup) yapılmadığı sabittir. Bir kısım raporlarda ise, bordroların imzasız olması ve ödemenin kanıtlanmamış olması gerekçesi açıklanarak tahakkukların dikkate alınmadığı belirtilmiş olup, bu yönler hatalıdır. Ücret bordrolarının incelenerek, imzasız bordrolardaki fazla çalışma ücreti tahakkuklarının ödendiği esas alınmalı ve hesaptan mahsup edilmesi gerektiği de dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.