Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/13735 E. 2018/24608 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13735
KARAR NO : 2018/24608
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Mahkemece, davalı … vekilinin temyiz istemi, gönderilen muhtıraya rağmen nispi temyiz karar harcının yatırılmaması gerekçe gösterilerek 24.11.2015 tarihli ek karar ile reddedilmiştir. Temyiz isteminin reddine ilişkin verilen ek karar davalı … tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Muhtıranın usulüne uygun olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/19-286 Esas- 2010/330 Karar sayılı kararında bir muhtıranın geçerli olması için gereken özellikler belirtilmiştir. Buna göre;
Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından yedi günlük kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432’nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.
Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle muhtırada Hâkim veya Mahkeme Başkanı’nın sicili ve imzası bulunmalıdır. Muhtıra Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da Hâkim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.
Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi veya tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra usule aykırıdır, Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin vermiş olduğu süre ya da tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Örneğin, “dosyaya yatırılması” şeklindeki ifade tarafın yanılmasına neden olabileceğinden, bu ifadeyi taşıyan muhtıra geçersiz olacaktır.
Somut olayda, Mahkemece davalı tarafa gönderilen muhtırada yatırılması gereken nispi harç miktarının davalı aleyhine hüküm altına alınan tutara göre hatalı hesaplandığı ve böylelikle gönderilen muhtıranın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Anılan sebeplerle, davalı … Belediyesine gönderilen muhtıra usulsüz olduğundan, muhtıra tebliğine rağmen harcın süresinde tamamlanmaması sebebi ile davalı … Belediyesinin temyiz isteminin reddine dair karar tesisi hatalı olup, 24.11.2015 tarihli EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilmiştir. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı geçici iş göremezlik ödeneklerini işveren … İl Özel İdaresince mutemet olarak yetkilendirilen dava dışı işçiye iade ettiğini, dava dışı işçinin iade aldığı geçici iş göremezlik ödeneklerini zimmetine geçirdiğini, davacı tarafından işveren … yetkilisine iade edilen geçici iş göremezlik ödenekleri hiç iade edilmemiş gibi davacının ücretinden kesinti yapıldığını, davalılarca yapılan kesinti nedeniyle eksik ödenen ücret alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalıların cevaplarının özeti:
Davalı … Müdürlüğü vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın İl Özel İdaresine yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili İdarenin geçici iş göremezlik ödeneğini ücretten kesmesinin yasal zorunluluk olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılarca temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dava devam ederken davalı gösterilen … kanunla kaldırıldığından davalı taraf sıfatının belirlenmesi konusunda uyuşmazlık doğmuştur.
12.11.2012 tarihli 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1. maddesinin 2. ve 5. fıkrası ile … İl Özel İdaresinin kaldırıldığı, yürürlük başlıklı 36.maddesinde de kanunun bu hükümlerinin ilk mahalli idareler seçiminde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Anılan Kanunun kabul edildiği tarihten sonraki ilk mahalli idareler seçimi ile yürürlüğe girmesiyle … İl Özel İdaresini tüzel kişiliği dava devam ederken sona ermiştir.
6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasıyla; mevzuatla il özel idarelerine yapılan atıflar bu Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri için ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, Hazineye, valiliklere, büyükşehir belediyelerine ve bağlı kuruluşlarına veya ilçe belediyelerine yapılmış sayılacağı, tüzel kişiliği kaldırılan il özel idarelerine 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve diğer mevzuatla verilmiş olan yetki, görev ve sorumluluklar ilgisine göre bu kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılacağı ve yerine getirileceği, söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluş olduğu açıkça düzenlemiştir. Bu durumda kaldırılan il özel idareleri hakkındaki davaların ilgilisine göre devredildiği kurum ve kuruluşa yöneltileceği tartışmasızdır. Somut uyuşmazlıklarda il özel idaresine karşı açılan davalarda öncelikle dava konusunu oluşturan faaliyet ve işlemlerle ilgili konuların hangi kurum ve kuruluşlara devredildiği ve devralanın tüzel kişiliğinin de bulunup bulunmadığı belirlenerek davalı sıfatının kime yöneltileceğinin tespiti gerekir.
Tüzel kişiliği sona eren il özel idarelerinin devir, tasfiye ve paylaştırılma işlemlerini düzenleyen 6360 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulacağı bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabileceği, 4. fıkrasında bu kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idareleri; personelini, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile hak, alacak ve borçlarını bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde valiliğe bildirileceği, bu idarelerin taşınmazlarının satışı, tahsisi ve kiralanması, iş ve toplu iş sözleşmesinin yapılması, her türlü imar uygulaması (inşaat ruhsatı hariç), iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanmaları İçişleri Bakanlığının onayına bağlı olduğu, 5. fıkrasında ise tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verileceği, devir işlemi, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulacağı Maliye Hazinesine devredilen taşınmazlar Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılacağı Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, bu Kanunun 1. maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanlar; kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla; ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda davalı gösterilen … İl Özel İdaresinin tüzel kişiliği sona ermeden önce davacı işçinin nakil olduğu ve … İl Özel İdaresinden talep ettiği ücret alacağı bakımından kimin sorumlu olduğunun belirlenmesi gerekecektir. Öncelikle devir, tasfiye ve paylaştırma komisyon kararı getirtilerek, tüzel kişiliği kaldırılan il özel idaresinin devir öncesi borçlarının devredildiği kurum belirlenmiş ise davalı taraf sıfatını borcu devralan bu kurum veya kuruluşun taşıdığı, borçların devri konusunda alınmış bir karar yok ise anılan il özel idaresinin aktiflerini ve alacaklarını devralanın borçlardan da sorumlu tutulması gerekeceği, tüm bu araştırmalarla borçtan sorumlu tutulacak davada taraf ehliyetine sahip bir kurum veya kuruluş tespit edilemediği hallerde borcun mahalli idare birimi olan il özel idaresindeki çalışmalardan doğan bir borç olması dikkate alındığında davanın İçişleri Bakanlığına yöneltilerek sonuçlandırılması gerekir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.