Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/12897 E. 2018/28269 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12897
KARAR NO : 2018/28269
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Mahkemenin 18.10.2016 tarih ve 2016/81 esas, 2016/625 karar sayılı hükmü, Dairemizin 19.10.2017 tarih ve 2017/ 41749 esas, 2017/22369 karar sayılı ilamı ile bozulmuş ise de, mahkemenin 17/04/2018 tarihli ve 2018/20 esas 2018/146 karar sayılı kararı ile direnme kararı vermesi ve bu kararı taraf vekillerinin kanuni süresi içerisinde temyiz etmesi üzerine dosya yeniden incelendi.
Davacı vekili, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde alt işverenlerin işçisi olarak temizlik işlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini, tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı alacağının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairmizce 18/02/2016 tarihli bozma ilamı ile yerel mahkeme kararı bozulmuş, bozma ilamına uyulmasına karar veren Mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir.
Taraf vekillerinin kararı temyizi üzerine, Dairemizin 19.10.2017 tarih ve 2017/ 41749 esas, 2017/22369 karar sayılı ilamı ile davacının 2. dönem çalışması olan 01/08/2012 – 31/01/2013 tarihli süre yönünden çalışması 1 yılı tamamlamadığından, hüküm altına alınan dönemde davacının davalı altişverende çalışması olmadığından bahisle alacaktan davalı altişverenin sorumlu tutulmasının hatalı olduğuna ilişkin gerekçeyle hükmün ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda, mahkemenin 17/04/2018 tarihli ve 2018/20 esas 2018/146 karar sayılı “davacının 31.07.2012 tarihinde yazılı fesih bildirimi ile hizmet aktinin feshedildiği, 01.08.2012 olan yeni dönemde ihale alan “davalı son alt işverende çalışmasının yeniden başladığı” açıkça ifade edilmiştir. Böyle olunca davacının hüküm altına alınan dönemde de, sonrasında da aynı davalı alt işveren nezdinde çalıştığı belli olmakla Yüksek Dairenin 19.10.2017 tarihli ikinci bozma ilamına Direnilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle bozma kararına karşı direnilmiş olup, Dairemizce temyiz incelemesi sırasında dosya içerisinde davacıya hizmet döküm cetvelinde altişverenlerin tamamına ait ünvan bilgileri yer almadığından bu husus gözden kaçırılarak hatalı şekilde hüküm altına alınan dönemde davacının davalı altişverende çalışması olmadığına dair bozma gerekçesi yazıldığı anlaşılmakla, direnme kararının kabulü ile Dairemiz kararının ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde alt işverenlerin işçisi olarak temizlik işlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini, tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı alacağının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairmizce 18/02/2016 tarihli bozma ilamı ile yerel mahkeme kararı bozulmuş, bozma ilamına uyulmasına karar veren Mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir. Taraf vekillerinin kararı temyizi üzerine, Dairemizin 19.10.2017 tarihli ilamı ile hükmün ikinci kez bozulmasına karar verilmiş, mahkemece karar direnilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının ve davalı Bakanlığın tüm, davalı şirketin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı yasanın 3. fıkrasında açıklanmış ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi hükmüne göre 1475 sayılı yasanın 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından işyeri devirlerinde belirtilen hüküm uygulanmalıdır. Anılan hükme göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
Genel olarak yapılan bu açıklamaların ardından İş Hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Somut olayda, davacının 12.06.2001-31.07.2012 tarihleri arasındaki çalışması yönünden kıdem tazminatının hesaplanıp hüküm altına alındığı, davacının bu dönemde 01.01.2012-31.05.2012 tarihleri arasında davalı şirkette, 01.06.2012 – 31.07.2012 tarihleri arasında ise dava dışı …Sos. Sağ. Hiz. Bilgi İşlem Otom. İnş. San.ve Tic. Ltd. Şti de çalıştığı, anlaşılmaktadır. Bu halde yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalı şirketin sorumluluğunun kendi dönemi ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı olduğu gözetilmeksizn alacağın tamamından sorumlu tutulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24/12/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.