Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/12830 E. 2018/21039 K. 04.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12830
KARAR NO : 2018/21039
KARAR TARİHİ : 04.10.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan … Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğü ile … Genel Hizm. Otopark Özel Eğit. İtfaiye ve Sağlık Hiz. Tic. A.Ş. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davalılardan … Genel Müdürlüğüne ait işyerinde otobüs hat şoförü olarak çalıştığını, davacının … Genel Müdürlüğü bünyesindeki çalışmalarının kağıt üzerinde diğer davalı … A.Ş. üzerinden gösterilerek işçilik hak ve alacaklarının kayba uğratıldığını, ihtiyaç duyduğu personeli hizmet alım ihalesi yoluyla diğer davalı … A.Ş.’den temin ettiğini, … Büyükşehir Belediyesi ile davalılar arasında anlaşmalı olarak yapılan personel temin ihalesinin muvazaalı olduğunu, davacının baştan itibaren … Büyükşehir Belediyesinin işçisi sayılması gerektiğine karar verilmesini,muvazaalı sözleşme nedeniyLe aynı işi yapan işçilere farklı ücret ödenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, davacının işe girdiği tarihten itibaren eksik ödenen tüm işçilik haklarının ödenmesini ve yine 6772 sayılı Kanun gereğince kamu işçilerine ödenen ilave tediye ücretinin ödenmediğini öne sürerek ilave tediye ücreti alacağına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili özetle; davacının bir kısım taleplerinin zamanaşımına uğradığını, idareleri ile idarelerine ait işleri ihale yoluyla alan şirketler arasında hukuki ilişkinin muvazaalı olmadığını, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca hizmet alım ihalesi açarak ihtiyacını giderdiğini, işe alınacak ve işten çıkarılacak personelin İdareleri tarafından belirlenmediğini, ayrıca sendika üyesi olmayan, sendika üyesi olmanın gerektirdiği yükümlülüğü yerine getirmeden herhangi bir külfete katlanmadan sadece toplu iş sözleşmesi avantajlarından yararlanılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili özetle; davacının talep ettiği işçilik alacaklarının belirli, en azından objektif olarak belirlenebilir durumda olduğunu, davacı tarafın muvazaa iddialarını kabul etmediğini, şirketin bünyesinde bulundurduğu işçiler vasıtasıyla … Büyükşehir Belediyesinin ihalelerine girdiğini, davalının, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olarak kurulan, ayrı bir tüzel kişiliği, kadrosu ve hukuksal bağımsızlığı olan bir şirket olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesince davacı gibi hizmet alımı yoluyla çalıştırılan işçilerin kadrolu işçilerin toplu iş sözleşmesi ve kanundan kaynaklanan mali hak ve sosyal yardımlardan faydalanamayacağının açıkça düzenlendiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Belediyesi vekili özetle; … Genel Müdürlüğü’nün Kanun ile kurulmuş … Büyükşehir Belediyesine bağlı ancak ayrı kamu tüzel kişiliğine ait müstakil bütçeli kamu kuruluşu olduğunu, 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 15, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanun’un 7. maddeleri kapsamında ve … Büyükşehir Belediyesi sınırları dahlinde şehir içi toplu taşım hizmetlerinin … Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, Özel Kanunla kurulmuş olan … Genel Müdürlüğü ile … Büyükşehir Belediyesi arasında alt-üst işveren ilişkisinin bulunmadığını,husumetin yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalılar arasında muvazaanın bulunduğuna dayalı olarak talep etmiş olduğu alacak iddiasının yerinde bulunmadığı, toplu iş sözleşmesinden yararlandırılma koşullarının bulunmadığı, işverenin eşit davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığının kanıtlanamadığından davanın reddine karar vermiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 22.05.2015 tarihli kararı ile; muvazaa olduğu, davacının baştan itibaren … Genel Müdürlüğü işçisi olduğu, davacının husumette yanılarak davayı … Genel Müdürlüğü yerine … Büyükşehir Belediyesi’ne yönelttiği, bu durumun hasımda yanılma olarak kabul edilebileceği, davacının, davalı …’un taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer koşulların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleri ile kararı bozmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalılar arasında muvazaa olduğu kabul edilerek, ilave tediye alacağının talep ile bağlı kalınarak kabulüne, fark alacak taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairemizce davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek davalı yararına ilave tediye ücret alacağı yönünden bozma yapılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılardan … Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğü ile … Genel Hizm. Otopark Özel Eğit. İtfaiye ve Sağlık Hiz. Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve kararın bozmaya uygun olmasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hakka uygun hüküm kurulup kurulmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Somut olayda; Dairemizce 19.07.2016 tarihli hüküm ilave tediye ücret alacağı yönünden davacının tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davalılar lehine bozulmuştur. Davacının 13.02.2017 tarihli bozma ilamı öncesi temyiz talebinin ‘’emsal işçi ücreti’’ dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği gerekçesiyle olduğu ve bu temyiz itirazının yerinde bulunmadığı, davacının mahkemece hükme esas alınan 25.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya yönelik açık bir temyiz itirazı olmadığı nazara alındığında, davalılar yararına oluşan bu usuli kazanılmış hak nedeniyle ilave tediye ücreti alacağı yönünden, bu alacağın 3.817,22 TL olarak hesaplandığı 25.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna atıfla hüküm kurulması gerekirken, 4.172,25 TL olarak hesaplandığı 15.01.2018 tarihli ek rapora göre atıf yapılarak hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.