Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/12777 E. 2018/22954 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12777
KARAR NO : 2018/22954
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

MAHKEMESİ :… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … Hipermarket nezdinde 1998 yılı başından beri reyon elemanı ve takım lideri olarak çalıştığını, davacının sürekli fazla mesai yaptığını, vardiyası olmayıp görevini devredecek partneri de olmadığından bölümün tek sorumlusu olduğunu, envanter çalışması yapılan dönemlere uzun süreli çalışmalarda mutlaka bulunduğunu, dini ve milli bayramlarda, genel tatillerde çalıştığını ancak karşılığının ödenmediğini, ödenmeyen fazla çalışma zamlı ücretlerini, bayram ve genel tatil ücretlerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet nedeniyle reddini talep ettiklerini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, kendi isteği ile işten ayrılan davacının ödenmemiş fazla mesai genel tatil ücret alacağı bulunmadığını, 06.07.2012 tarihinde ödeme alarak usulüne uygun ibraname imzaladığını, personel yönetmeliği gereği belirlenen esaslara göre fazla çalışmalar dahil tüm çalışmaları karşılığının davacıya ödendiğini, bunun ücret bordroları ile de sabit olduğunu söyleyerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı, makbuz hükmünde kabul edilip edilemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132. maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
… ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420’nci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde, … sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi gereğince düzenlenen işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin geçerli olması için yazılı olması gerektiği gibi ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Somut olayda dosyaya sunulan ibranamenin incelenmesinde 06.07.2012 tarihli olduğu … sözleşmesinin de aynı tarihte feshedildiği anlaşılmaktadır. İbraname bu hali ile fesih tarihi ile aynı tarihte düzenlenmiş olması nedeniyle geçerli bir ibra belgesi olmayıp ancak ödemenin ıspatı halinde ifa belgesi hükmündedir. İbranamede brüt hakedilmiş ücret alacağı, brüt fazla mesai ücreti, brüt kıdem tazminatı, brüt kullanılmayan izin ücreti, brüt ikramiye ve prim, alacakları olmak üzere brüt toplam 48.067,84 TL ödeme yapılacağı belirtilmiştir.
Dairemizin 2014/27872 esas 2016/1309 karar sayılı bozma ilamında da ‘Somut olayda davalı vekili ibraname bedelini banka aracılığıyla ödendiğini savunmuştur. Mahkeme, banka kayıtları getirtilerek talep edilen işçilik alacaklarınına ilişkin hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir’ şeklinde karar vermek suretiyle bu husus belirtilmiş davalının ödenme savunmasının araştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Mahkemece yapılan yargılamada banka kayıtları celbedilmiş ve davalı tarafından davacıya 31/07/2012 tarihinde 46.630,43 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut ibranamede brüt toplam bedel 48.067,84 TL yapılan ödeme 46.630,43 TL’dir. Dosyaya sunulan ibraname 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 420. maddesine göre geçerli ve usulune uygun bir ibraname olmayıp ifa belgesi niteliğindedir. Söz konusu ibranamede alacaklar detaylandırılırken fazla mesai alacağı 218,60 TL olarak gösterilmiştir. Mahkeme yapılan yargılamada davacının davaya konu alacaklarının tespiti için hesap bilirkişi tarafından düzenlenen 14.11.2013 tarihli kök rapora itiraz üzerine alınan 22.04.2014 tarihli ek raporda davacının fazla mesai alacağının net 23.558,03 TL olduğu görülmüştür. Mahkemece bozma kararı öncesi verilen hükümde de anılan bilirkişi raporları ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının fazla mesai alacağının %40 indirim oranı ile birlikte 21.803,56 TL olduğuna karar verilmiştir. Dosyasında mevcut 06.07.2012 tarihli ibranamenin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 420. maddesine uygun ve geçerli bir ibra belgesi olmayıp; ödeme belgesi niteliğinde olduğu gözönüne alınarak belirtilen miktarın tespit olunan fazla mesai alacağından mahsubu ile hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözönüne alınmaması hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.