Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/12140 E. 2018/25163 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12140
KARAR NO : 2018/25163
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

I-BAŞVURU

Başvurucu … tarafından sunulan dilekçe ile özetle; davalı şirkete karşı 2012 yılından bu yana yürüttükleri … ve … şantiyelerine ilişkin konusu aynı olan yaklaşık 1000 adet emsal dosyadan yaklaşık 700 adedinin sonuçlandığını ve kalanının halen derdest olduğunu, gerek emsal dosyalarda gerekse huzurdaki dosyada davalı şirket ile ihtilafın toplandığı noktanın iş akdinin sonlandırıldığı sırada davalı tarafça düzenlenmiş ve işçilere baskı ile imzalatılmış evrakların geçerli olup olmadığına ilişkin olduğunu, her ne kadar davalı taraf söz konusu evrakların talep konusu alacaklara ilişkin olduğu iddiasında ise de söz konusu evrakların … ve … İş Kanunlarına göre bütün işçilere aynı düzenleme ile hazırlanan matbu evraklar olduğundan hukuken geçersiz ve dava konusu alacak kalemlerine ilişkin olmadığını, davalı tarafça sunulan ve dilekçe ekinde yer alan tamamı ingilizce ve Arapça olarak düzenlenmiş “…” başlıklı belgelerin davaya konu alacaklar için müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmamış olmasına rağmen … şantiyelerinde çalışan Türk uyruklu müvekkiline imzalatıldığını, Türk uyruklu bir şirket tarafından İngilizce olarak düzenlenen bu belgelerin imzalatılma sebebinin ise; …’da çalışan işçilerin, ülkeden çıkış yaparken Arap makamlarına işvereni ibra ettiğine dair bir belge gösterme zorunluluğunun bulunmasından kaynaklandığını, nitekim davalı tarafça ödeme define ilişkin bir banka kaydının da sunulmadığını, öte yandan yabancı dilde hazırlanmış belgeler incelendiğinde, “Indemnıty” (Türkçe karşılığı tazminat’ olarak çevrilmektedir) satırında yer alan tutarın işçilerin çalışma sürelerine göre yarım maaşlarına karşılık geldiğinin anlaşıldığını, çünkü … iş hukukuna göre, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi durumunda işçilere 1 yıl için 15 günlük ücretleri tutarında tazminat ödendiğini ve bu tazminata iş sonu tazminatı denildiğini, bu hususun T.C. … Büyükelçiliği resmi internet sayfası, bilgi notları başlığında yer alan …’da çalışma hayatı adlı bölümde de izah edildiğini, davalı tarafın sunmuş olduğu evraklara ayrıntılı olarak itiraz edildiğini ve geçersizliğinin savunulduğunu, bazı matbu evraklarda tarih dahi bulunmadığını, davalı şirketin genel uygulaması olan ve tüm işçilere aynı zamanda imzalatılan söz konusu evraklara dayanarak ödeme yapıldığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, yine davalı tarafça söz konusu iddiasını ispatlayacak bir banka kaydının da sunulmadığını, yurt dışında çalışan işçilerin pasaportlarına şirket tarafından el konulduğunu ve söz konusu belgeler imzalatılmadan pasaportlarının verilmediğini, bu nedenle iş akdi sona erdirilen işçilerin pasaportlarını alarak ülkeye dönüş yapabilmek için davalı şirketin hazırladığı bu evrakları imzalamak zorunda bırakıldığını, bu şekilde irade fesadına uğratılarak imzalatılmış belgelere dayanarak söz konusu ödemelerin yapıldığının kabul edilemeyeceğini ve davaya konu alacak kalemlerine ilişkin ise hali hazırda bir ödemenin söz konusu olmadığını, gerçekleşen yargılama sürecinde ilk derece mahkemesi bugüne kadar ki emsal kararlar doğrultusunda davalı tarafın sunmuş olduğu belgelerin geçersizliği yönünde hüküm kurmuş ise de istinaf incelemesinden geçen huzurdaki dosyada … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin emsal kararların aksine davalı tarafça sunulan belgeleri geçerli kabul ederek davanın reddi yönünde hukuka ve usule aykırı hüküm kurduğunu, belirterek itiraza konu … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının; davalı şirkete karşı açmış oldukları aynı konuya ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesi 7, 8, 9 ve 5. Hukuk Dairesi tarafından istinaf incelemesinden, Yargıtay 22, 7 ve 9. Hukuk Dairesi tarafından temyiz incelmesinden geçerek kesinleşen emsal kararlar doğrultusunda kaldırılarak uyuşmazlığın lehe olarak giderilmesi ve içtihat birliğinin sağlanması ile davanın kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

II-… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

… Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun kararı ile;
“1) Başvuran … tarafından aynı konudaki … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2018/512-552 sayılı kararı ile … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2017/2316 Esas 2018/551, 2017/1937-2524, 2017/1109-919, 2017/1359-1518 sayılı, … Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesinin 2018/1002-798, 2018/704-485, 2017/2423-2044 ve 2017/244-384 sayılı, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/285-259, 2017/1123-1033, 2017/4575-3349 sayılı, … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2017/704-809, 2017/2353-2982, 2017/4315-3160, 2017/3006-2174 sayılı kesin kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu iddia edilerek Yargıtay ilgili dairesine başvurulması istenmiş ise de, Mahkememiz 6. Hukuk Dairesi ile 5, 7, 8. ve 9. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararlarının aynı konuya ilişkin olmadığı, her dosyadaki olay ve değerlendirmenin farklı olduğu, dolayısıyla 5235 sayılı Kanun’un 35/3 maddesindeki şartların bulunmadığı kanaatine varıldığından, ancak aynı hükmün bu konuda Başkanlar Kurulu’na Yargıtay ilgili dairesine başvurup başvurmama konusunda bir takdir hakkı tanımadığı da değerlendirilerek 7079 sayılı Kanun’un 87.maddesi ile kanunlaşan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 92.maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanun’un 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay 22. Hukuk Dairesine başvurulmasına,
2) Mahkememiz Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu kabul edilemeyeceğinden uyuşmazlığın giderilmesi konusunda Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu olarak görüş bildirilmemesine,
3) Başvuru dilekçesi ve ekleri ile, uyuşmazlık bulunduğu değerlendirilen karar örnekleri ve inceleme raporunun karar ekinde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,”
karar verilmiştir.

III-GEREKÇE

Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinde yer alan düzenlemedir.

Söz konusu maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendinde yer alan düzenlemeye göre “… veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
5235 sayılı Kanun’un 35. maddesinin 2. fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilecektir.
Bu noktada ifade etmek gerekir ki, başvuru konusu dosyada ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna müracaat edilmesi sonrasında bölge adliye mahkemesince verilen karar somut olaya özgü nitelikte olup, dosya kapsamında yer alan deliller ve somut olayın koşulları gözetilerek hüküm tesis edilmiştir. Bu anlamda olmak üzere, başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Yargıtay kararları ile bölge adliye mahkemesi kararlarının da her somut olayın koşulları gözetilerek tesis edildiği nazara alındığında, her bir karar somut olaya özgü nitelik taşımaktadır.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

IV-SONUÇ

… Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 02.07.2018 tarih ve 2018/5 sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına, 22.11.2018 günü oybirliği ile karar verildi.