Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/11809 E. 2018/20275 K. 26.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11809
KARAR NO : 2018/20275
KARAR TARİHİ : 26.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının, müvekkili işyerinde depo görevlisi olarak 26/07/2013 tarihinden itibaren görev yaptığını, davalının haksız yere işten çıkarıldığı gerekçesi ile yıllık izin ücreti ile kıdem ve ihbar tazminatı alacağı talebi ile … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne şikayet başvurusunda bulunduğunu, ilgili İş Kurumu tarafından davalı işçi ile ilgili yapılan fesih işleminin haksız ve geçersiz fesih olduğundan bahisle kıdem ve ihbar tazminatı talebinin yerinde olduğu ve işbu tazminatlar ile birlikte eksik ödendiği belirlenen yıllık izin ücretinin de davalıya ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, aslında davalının izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi nedeni ile müvekkili işveren tarafından 4857 sayılı Kanunun 25/II-g maddesi gereğince haklı sebeplere istinaden davalının işten çıkartıldığını belirterek, … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün 76020743-667-33617 sayılı ve 09/10/2014 tarihli tespit tutanağına yaptıkları itirazın kabulü ile müvekkili şirketin davalı işçiye ödemesi gerekli herhangi bir işçilik alacağı bulunmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kurumun düzenlemiş olduğu raporun genel bir tespit mahiyetinde olup, bireysel alacak tespitinin mevcut olmadığı, genel tespitlere karşı 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesi uyarınca itiraz davası açılması mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/3. maddesi kapsamında, işçi alacaklarına dair iş müfettişlerince düzenlenen rapor ve tutanakların içeriğine ilişkin olup, bu hususta açılacak davaların hukuki niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasında, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi ispatlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 105 ilâ 113. maddeleri arasında dava çeşitleri düzenlenmiştir. Eda davası davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmış iken, tespit davası, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağın bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, eda davası niteliğindedir. Söz konusu tespite, işveren tarafından yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde, kanunda özel olarak düzenlenmiş olması sebebiyle, davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle tespit davaları için ayrıca araştırılan hukuken korunmaya değer güncel bir yarar şartının bu dava açısından mevcut olduğu değerlendirilmelidir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişi raporlarının işçi alacaklarına yönelik kısımlarına karşı, işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup her halükarda bu davalarda, işçi ve işverenin taraf olarak yer alması gerekmektedir.
Somut olayda, 09/10/2014 tarihli tespit tutanağındaki belirlemelere karşı itiraz nedeni ile dava açılmış olup, söz konusu rapor davacı işveren tarafından, davalı işçi adına yapılan inceleme sonucu fesih işleminin haksız ve geçersiz olduğu, adı geçen işçinin ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin yerinde olduğu, eksik ödendiği belirlenen yıllık izin ücreti ile birlikte ödenmesi gerektiği konusunda düzenlenmiştir. Bu minvalde Kurumun düzenlemiş olduğu rapor genel bir tespit mahiyetinde olmayıp, bireysel alacak tespiti söz konusudur. Açılan davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.