YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11429
KARAR NO : 2018/18826
KARAR TARİHİ : 13.09.2018
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı emeklilik nedeniyle iş sözleşmenin son bulduğunu öne sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … ise davaya cevap vermemiştir..
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve kararın bozmaya uygun olmasına göre, davalı … Bakanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında Mahkemece hükmün doğru kurulup kurulmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, kıdem tazminatı alacağına Mahkemece bozma ilamı öncesinde verilen 03.07.2014 tarihli kararda 13.06.2013 olan dava tarihinden faiz yürütülmüş olup sözü edilen karar davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Hal böyle olunca, kıdem tazminatı alacağına yürütülecek faizin başlangıç tarihi noktasında davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden bozma ilamı sonrasında kurulan hükümde, kıdem tazminatı alacağına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması hatalıdır.
Ayrıca; davada talep edilen alacaklar kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı olup Mahkemece, hüküm yerinde ‘’yıllık ücretli izin ’’ yerine ‘’ihbar tazminatı’’ yazılması da isabetli olmamıştır.
Belirtilen hususlar bozma nedeni ise de; yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç: Yukarıda açıklanan gerekçeler ile hükmün,
” 10.148,37 TL net kıdem tazminatının 897,25 TL’lik kısmından davalı … sorumlu olmak üzere iş akdinin feshi tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2.823,93 TL net ihbar tazminatı alacağının 1.000,00 TL sinin dava tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … BAKANLIĞINDAN tahsili ile davacıya ödenmesine, ” şeklinde olan birinci bendinin hüküm yerinden tamamen çıkartılmasına; yerine;
”10.148,37 TL net kıdem tazminatının 897,25 TL’lik kısmından davalı … sorumlu olmak üzere dava tarihi olan 13.06.2013 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2.823,93 TL net yıllık ücretli izin alacağının 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacıya ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin hükmün birinci bendi olarak yazılmasına; hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.