Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/11198 E. 2018/20229 K. 26.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11198
KARAR NO : 2018/20229
KARAR TARİHİ : 26.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyan ederek işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, açılan dava hakkında yetkisizlik kararı verilmiştir. Verilen karar, Yargıtay ( Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2016 tarihli ilamıyla, davacının son çalıştığı yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/222 esas sayılı esas sayılı dava dosyasının eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 165/1. maddesi uyarınca, bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine veya dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.
Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle; ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır:
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK.) 53.maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74.maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.).
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi bir engel oluşturmaz
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir
Dosya içeriğine göre, bölge müdürü olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından davalının güvenini kötüye kullandığı ve hırsızlık yaptığı gerekçesi ile haklı sebeple feshedildiği savunulmuştur. Feshe konu olay ile ilgili davacı ve bir kısım çalışanlar hakkında … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/222 esas sayılı dosyası ile hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış ve yargılama sonucunda davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiştir. Verilen karara karşı yapılan itiraz sonucunda davacının, katılanın zararını gidermemesi nedeni ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kaldırılarak yeniden yargılamaya devam olunmuş ve davanın henüz neticelenmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Mahkemece … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/222 esas sayılı esas sayılı sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenilmeli oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.09.2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.