Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2018/10265 E. 2020/6838 K. 16.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10265
KARAR NO : 2020/6838
KARAR TARİHİ : 16.06.2020

MAHKEMESİ : Ankara 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16/06/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat … ve davacı asil geldiler. Karşı taraf adına vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/07/1986 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığı, son olarak davalı şirketin … şehir merkezinde bulunan şehir ofisinde çalışmakta iken 15/04/2015 tarihinde iş sözleşmesine son verildiğini, müvekkilinin maden mühendisi olduğu ve … ile diğer illerde bulunan maden ocakları işletmelerinin direktörü olarak çalıştığını, icra kurulu maden teknik danışmanlığı vazifesinde bulunduğunu, müvekkilinin Türkiye’nin değişik illerindeki ocakların direktörlüğünü yapması sebebi ile bu illere seyahat etmesi buralardaki işleri yürütmesi ve icra toplantıları için şirketin İstanbul merkezine gitmesi gibi çalışmasının zorunlu kısımları bulunduğunu, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca sabah 08.00 akşam 20.00 arasında ve Cumartesi günleri de dahil olmak üzere haftada 6 gün çalıştığını, ayda 3 pazar günü çalıştığını 1 gün izin kullandığını belirterek yıllık izin ücreti alacağı, hafta tatil ücreti alacağı ve fazla mesai alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının alacak kalemlerine ilişkin olarak geriye dönük 5 yılı aşan kısım açısından zaman aşımı itirazında bulunduğu, davacının emeklilik talebinde bulunduğu bunun üzerine yasal hakları ödenmek suretiyle sona erdiğini, mühendis olarak görev yapmakta iken ilk olarak maden işletme müdürü, daha sonra da maden işletmeler direktörü görevine atanarak bu görevde iken iş akdinin sona erdiğini, direktör sıfatıyla görev yapan davacının üst düzey yönetici konumda olduğunu, aynı yerde görev yapan davacı, üst düzey yönetici konumunda olup, aynı yerde kendisine talimat veren bir başka yönetici yahut şirket ortağı bulunmadığını dolayısıyla davacının kendi mesaisini kendisinin belirleyebilecek konumda olduğunu, davacının müvekkil şirket nezdinde hafta tatillerinde görev yapması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kendisi yönetici olan ve ortağı bulunmayan davacının hafta tatili ücret talebinde bulunamayacağı, davacının alacak kalemlerinin tümünün reddinin gerektiği, müvekkil şirket tarafından davacıya net 27.713,93 TL ödeme yapıldığı, davacının iş sözleşmesini kendisi sonlandırdığından ihbar tazminatına hak kazanmadığını ve sehven ödenen bu paranın mahsubunu talep ettiklerini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının yasadaki değişiklik ve hizmet süresine göre 580 gün yıllık izin hakkının bulunduğu, dosyaya sunulan izin belgelerinden 213 gün izin kullandığı, 116 günlük iznin ücretinin ödendiği, buna göre davacının 241 günlük yıllık izin ücreti alacağı olduğu, maden ocakları işletmeleri direktörü olarak çalışan davacının üst düzey yönetici konumunda olup kendi mesaisini belirleme yetkisinin bulunduğu bu durumda fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği gerekçesi ile davalı vekilinin yılılk izin ücreti ve fazla çalışmaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının fazla mesai ve yıllık izin ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştr.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, taraflar temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda, davacı 16/09/2015 havale tarihli dava dilekçesinde; işverence kendisine gönderilen e-posta içeriğine göre 14/08/2012 tarihi itibari ile 252 gün kullanıldırılmamış izin hakkı olduğunu, bu tarihten fesih tarihine kadar geçen sürede 52 gün daha yıllık ücretli izin hakkının doğduğunu, 2014 Aralık ayında 13 gün yıllık izin kullandığını ve işverence fesih tarihinde 30 günlük yıllık ücretli izin ücreti ödendiğini buna göre işverence 261 günlük yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmadığı gibi ücretinin de ödenmediğini ileri sürmüştür.Davalı işveren davacının yıllık ücretli izin alacağı olmadığını savunmuştur.İlk Derece Mahkemesince davacının dosya kapsamındaki izin belgelerine göre 223 gün izin kullandığı, davalı tarafça davacıya 30 gün karşılığı yıllık izin ücreti ödendiği, davacının hizmet süresi, kullandığı ve ödendiği ispat edilen yıllık ücretli izin süresinde göre 331 gün yıllık ücretli izin alacağı olduğu kabulü ile taleple bağlı kalınarak 261 gün karşılığı yıllık ücretli izin alacağına hükmedilmiştir. Davalının istinaf itirazı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının hizmet süresine göre 580 gün izin hakkı bulunduğu, izin belgelerine göre 213 gün izin kullandığı 116 gün izin ücretinin ödendiği buna göre davacının 241 gün izin alacağı olduğu kabul edilmiş ise de davacının yıllık izne esas alınan 28 yıllık hizmet süresinin 12 yıllık bölümünün 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olduğu, buna göre davacının 582 gün yıllık izin hakkı olduğu, davacının talebi ve davalı tarafça dosyaya ibraz edilen yıllık izin belgelerinden davacı işçiye 302 gün yıllık ücretli izin kullandırıldığının ispatlandığı, ücret bordrolarına göre ise davacıya 30 gün karşılığı yıllık ücretli izin ödendiği anlaşılmış olup davacının 250 gün yıllık ücretli izin alacağı olduğu kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 2.540,00 TL. duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.