Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/8996 E. 2017/8889 K. 18.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8996
KARAR NO : 2017/8889
KARAR TARİHİ : 18.04.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davalılar vekili tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.04.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adlarına vekilleri Avukat Hüseyin Alp Önder geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, aylık ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile ikramiye alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iş mahkemesinin davaya bakmaya görevli olmadığı gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı, (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Anayasanın 141. maddesinde, her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Öte yandan, mahkeme kararlarındaki gerekçelerin hüküm sonucuna uygun olması da gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, bozma ilamından sonra devam edilen yargılamada alınan bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilmiş ise de, fazla çalışma ile ikramiye alacakları dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesindeki talep miktarına hükmedilerek fazlaya ilişkin istemin reddine dair hüküm sonucu tesis edildiği; kısmi redde ilişkin bir kısım alacaklarda denetime elverişli olmayacak şekilde zamanaşımı sebebinin gösterildiği; bir kısım alacaklar için ise fazlaya dair istemin reddi hakkında gerekçe açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca çalışma süresinin belirlenmesi noktasında karar gerekçesinde, kesinleşmiş hizmet tespiti kararına işaret edilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işçinin, hizmet tespitine ilişkin açılmış ve karara bağlanmış davasının dava tarihinden sonra da çalışmaya devam ettiği kabul edilmiştir. Görüleceği üzere, gerekçe ile hüküm sonucu arasında çelişkiler bulunduğu gibi, bir kısım alacaklar bakımından fazlaya dair istemin reddine ilişkin hüküm sonucu, kanunun aradığı anlamda gerekçeyi içermemektedir.
Diğer taraftan, bozmadan önceki yargılamada, taraf tanıklarının bir kısmı dinlenmiş; diğer tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesine dair bir ara karar tesis edilmeden, görevsizlik kararı verilmiştir. Görevsizlik kararının bozulmasından sonra devam edilen yargılamada, davalı taraf dinlenilmeyen tanıklarının da dinlenilmesi yönünde talebinde ısrar etmiş olup, mahkemece ise dosyanın geldiği aşama ve dinlenen tanıkların yeterli olduğu gerekçesiyle talep reddedilmiştir. Ne var ki, davaya konu uyuşmazlıkta, iş sözleşmesinin feshi, çalışma süresi, çalışma düzeni gibi bir çok konuda dava hüküm kurmaya elverişli derecede aydınlatılmamıştır. Bu halde, dinlenilmeyen tanıkların da dinlenilerek dava konusu taleplerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, bozma ilamından sonra devam edilen yargılamada, dava ıslah edilerek talep edilen değerler yükseltilmiştir. Ancak, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, ıslah geçersiz kabul edilmelidir. Mahkemece, bu yönün nazara alınmaması da yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, sair yönler incelenmeksizin bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalılar yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.