Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/7198 E. 2017/16642 K. 07.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/7198
KARAR NO : 2017/16642
KARAR TARİHİ : 07.07.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı kuruma ait … sondaj kampında sondaj işçisi olarak 08.06.2005-22.10.2012 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, çalışmasını taşeron şirketler nezdinde sürdürdüğünü, iş akdinin haklı neden gösterilmeksizin feshedildiğini, işyerinde 3 vardiya halinde çalışıldığını, ayda bir kuyu bitimi olup kuyu bitimi nakliyesinde ayda ortalama 5 saat fazla çalışma yapılmasına rağmen karşılığında ödeme yapılmadığını, dini bayramların 2 günü ile resmi tatillerin tamamında çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini, yıllık izinlerinin bir kısmını kullanmadığını belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı kurum vekili, davacının … Linyit aramaları sondaj kampında 08.06.2005-22.10.2012 tarihleri arasında belirli aralıklarla 657 sayılı Kanun’un 4/c maddesine göre geçici personel statüsünde çalıştığını, çalışmasını taşeronlar nezdinde sürdüğünü belirterek husumet itirazında bulunmuş, davanın alt işverenlere ihbar edilmesini talep etmiş, davacının geçici personel olarak çalıştığı sürenin alt işveren şirketlerde geçen süre ile birleştirilemeyeceğini ve bu sürelerde işçi sayılmadığından iş kanununda belirlenen diğer kıdem, ihbar, yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücretinden yararlanılmasının mümkün olmadığını beyanla davacının İşçilik hak ve alacaklarından idarenin sorumlu olmadığını, bu hususta münhasıran taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu, idarenin asıl işveren sıfatından söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı şirket vekili ise davacının iş akdinin davalı kurumun isteği üzerine sonlandırıldığını, kıdem, ihbar ve yıllık izin ücretinin ödendiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının asıl işveren davalı idare nezdinde ve davalı idareden ihale yolu ile hizmet alımı üstlenen değişik işverenler nezdinde ve en son diğer davalı firmada olmak üzere 08/06/2005 tarihinden 12/10/2005 tarihine kadar 4 ay 4 gün, 13/09/2006 tarihinden 24/03/2009 tarihine kadar 2 yıl 6 ay 11 gün, 12/05/2009 tarihinden 10/01/2010 tarihine kadar 7 ay 5 gün, 01/12/2010 tarihinden 22/10/2012 tarihine kadar 1 yıl 10 ay 21 gün olmak üzere toplamda 5 yıl 4 ay 11 gün (1956 gün) süreyle çalıştığı, davalılar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi kapsamında asıl işveren –alt işveren olarak nitelendirilmesi gerektiği, davalı idarenin asıl işveren, davacıyı çalıştıran işverenlerinde alt işveren olarak davacının alacaklarından birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki 657 sayılı Kanun’un 4/C maddesi kapsamındaki geçici personel olarak çalışma süresinin 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Sorun daha çok statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır. Anayasa’nın 128. maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde iş mahkemelerinin görevi, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” olarak belirlenmiş olmakla, sözleşmeli personel olarak çalışanın talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
Somut olayda, mahkeme kararında davalı …A.(…) ile davacı arasında 5437 sayılı 2006 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanuna ekli(E) cetvelinin 42.bendi uyarınca 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi kapsamında istihdamına ilişkin; 23.03.2007-30.04.2007, 1.05.2007-31.05.2007, 01.01.2010-10.01.2010 tarihleri arasında geçerli hizmet sözleşmelerinin imzalandığı belirtilmiştir.
Dosyada bulunan 4/C Hizmet sözleşmelerinde davacının 23.03.2007-30.04.2007 , 01.05.2007-31.05.2007, 01.01.2010-10.01.2010 tarihleri arasında geçici personel olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Davacıya ait 4/C sözleşmeleri bulunan bu sürelerin gerek kıdem tazminatına esas süreden ve gerekse işçilik alacakları hesabına esas alınan süreden dışlanması gerekmektedir.
Somut olayda davacının 4/C’li kapsamda çalışma süresi tam olarak tespit edilerek işçilik alacaklarına dair tüm sürelerin hesabında dışlanması gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 07.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.