Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/6400 E. 2017/10104 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6400
KARAR NO : 2017/10104
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin davalı şirket bünyesinde şoför olarak ve kendisine verilen diğer değişik işlerde çalıştığı dönemde her gün saat sabah 06.00’da işe başlayıp akşam saat 18.00’e kadar çalıştığını, bu çalışma biçiminin haftanın yedi günü ve resmi tatillerde de aynı şekilde sürdüğünü ve hiç yıllık izin kullanılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de tekrarlanmış; 294/3. maddesinde de “hükmün tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.” 298/2 maddesinde ise “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan kurallara açıkça aykırılık oluşturur.
Mahkemece tefhim edilen kısa kararda, 486,43 TL yıllık ücretli izin, 3.619,48 TL fazla mesai ücreti ve 206,53 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hüküm altına alındığı halde sonradan yazılan gerekçeli kararda da belirtildiği üzere hüküm fıkrasında bu alacaklar bakımından ayrı ayrı 100,00 TL kabul edilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında açık çelişki olduğundan kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.