Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/6294 E. 2017/6163 K. 27.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6294
KARAR NO : 2017/6163
KARAR TARİHİ : 27.03.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 2012/Aralık, 2013/Ocak, 2013/Şubat ücret ve sair alacaklarını müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilinin haklı nedenlerle işten ayrıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile ücret, asgari geçim indirimi alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı, davalının iş akdini istifa sureti ile sona erdirdiği ve tüm alacaklarının ödendiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının iş akdinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin tesbiti ile kıdem tazminatı ve ücret alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı ve davacı vekili süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re’sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; mahkemece davacının 01.02.2005-05.03.2013 dönemi içerisinde muhasebeci olarak davalı işyerinde çalıştığı ve ücretinin brüt 1.700,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davacının ücrete yönelik eksik hesaplama yönündeki iddiası değerlendirilip ilgili oda ve meslek kuruluşlarından emsal ücret araştırması yapılıp; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek davacının gerçek ücretinin tespit edilmesi ve bu ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme ile ücretin yazılı şekilde kabul edilerek hüküm altına alınması yerinde olmamıştır.
2-Taraflar arasında davacının ücretinin ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusudur.
Davacı, son ay ücretinin 3.077,32 TL/brüt olduğunu, fakat resmi kayıtlarda farklı ücret beyan edildiğini, iddia etmiştir. Davalı cevabında; kayıt dışı ödeme yapılmadığını, şirket harcamaları sırasında şirket yöneticisi …’un eşinin hesaplarından davacı hesaplarına değişik zamanlarda aktarımlar olduğunu, bunun davacıya maaş ödemesi olmadığını savunmuştur.
Mahkemece ücret belirlemesi tanık anlatımları üzerinden yapılmıştır. Ancak davalının iddiası incelenmemiştir. Davacıya şirket tarafından yapılan tüm ödemeler ile …’un eşi …’un hesabından ödendiği iddiası ile ilgili banka kayıtları getirtilmeli, kayıtlar incelenmek sureti ile davacının maaş ödemesi niteliğine haiz olabilecek, aylar içinde düzenli yapılan ödemelerin olup olmadığı araştırılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
3-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık davalı tarafında dosyaya sunulan senetlerin hangi amaçla verildiğine ilişkindir.
Somut olayda, davalı şirket yetkilisi …, davacının düştüğü mali sıkıntıyı dikkate alarak birikmiş ve ödenmeyen ücret ve yıllık izin alacakları karşılığı olarak, 9 adet 750,00 TL senet verdiğini, bu senetlerin vadelerinde ödendiğini, verilen senetlerle davacının hiçbir alacağının kalmadığını beyan etmiştir. Mahkemece davacı isticvap edilerek söz konusu senetler gösterilmeli, imzanın davacıya ait olup olmadığı sorulmalı, bir irade fesadı durumu bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.