YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5548
KARAR NO : 2017/3792
KARAR TARİHİ : 27.02.2017
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin aylık net 2.100,00 TL ücretle 16.04.2013-12.07.2013 tarihleri arasında, davalı bünyesinde zihinsel engelli sınıf öğretmeni olarak çalıştığını, ödenmesi gereken ücret alacağının tamamının ödenmediğini belirterek anılan alacağın hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış ancak cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının ödenmeyen ücret alacağının miktarı konusundadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalıştığı tüm dönem için hak kazandığı ücret alacağından ödenen miktar mahsup edilerek hesaplama yapılmış olmasına rağmen, Mahkemece hesaplanan miktardan ödenen ücretin ikinci kez mahsubu hatalı olmuştur.
3-Davacı ve davalı arasındaki diğer uyuşmazlık kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davalı yararına vekalet ücreti taktir edilip edilmeyeceği konusundadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi gereğince avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder. Karar sonunda karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir.
Dosya içeriğine göre, davalı yargılama sürecinde vekil ile temsil edilmediği halde davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.