Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/42694 E. 2018/27586 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/42694
KARAR NO : 2018/27586
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının iş akdinin herhangi bir gerekçe gösterilmeden feshedildiğini beyan ederek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevaplarının Özeti:
Davalı … davacı ile vakıf arasında hizmet akdinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalıların temyizi üzerine Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 2012/15990 Esas 20120/16809 Karar sayılı ilamı ile işçilik alacaklarına ilişkin davalar ile hizmet tespitine yönelik davaların birlikte görülmesinin mümkün olmadığı, mahkemece davaların tefrik edilerek görülmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin bozma ilamına uymakla her iki talebe ilişkin davaların tefrikine karar verilmiş ve tefrik kararı sonrası hizmet tespitine yönelik davacının davalı … Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında 01.09.2002-08.02.2010 tarihleri arasında ücretsiz ve kesintisiz çalıştığına dair verilen karar Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 2013/12853 Esas 2013/17067 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
İlk Derece Mahkemesince eldeki davada bekletici mesele yapılan hizmet tespitine yönelik dosyanın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmesi üzerine işçilik alacaklarına yönelik davacı talebinin davalı … yönünden kısmen kabulüne davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve … yönünden ise davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılardan … vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def’i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def’ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def’i dikkate alınmaz.
Somut olayda davalı vakfın dosyanın tefrikinden sonra zamanaşımı defini ileri sürdüğü ve bu halde davalı tarafça zamanaşımı definin süresinde ileri sürülmediğine ilişkin mahkeme kabulü doğru ise de; davacı vekilinin 19.01.2016 ve yine 19.04.2016 tarihli duruşmalarda açıkça davalı vekilinin ileri sürdüğü zamanaşımı definin değerlendirilmesi talebinde bulunduğu görülmekle, zamanaşımı definin değerlendirilmesi sureti ile sonuca gidilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş davalı tarafın zamanaşımı define ilişkin beyanı değerlendirilerek gerekirse bilirkişiden bu konuda ek rapor alınması sureti ile çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA
peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.