Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/42559 E. 2020/8921 K. 07.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/42559
KARAR NO : 2020/8921
KARAR TARİHİ : 07.07.2020

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: … 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı vakıfta 15/07/1994-28/11/2012 tarihleri arasında çalıştığı, son 1 yılda vakıf başkanı olan kaymakam tarafından şahsi işlerinin yaptırılmak istendiği, hakkında gerçek dışı beyanlarda bulunmasını istemesi gibi yasal olmayan işlerin yapılmasını talep etmesi nedeniyle hakkında asılsız iddialarla ilgili soruşturma başlatılarak iş akdinin haksız feshedildiği, feshin kötü niyeti olduğu iddiası ile ilave tediye ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı ile kötü niyet tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk derece mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Davacı temyizi yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddine,
Davalı temyizi yönünden;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.25/05/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7144 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, “Vakıflar, 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce imzalanacak işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi kapsamında işyerleridir.” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Kanunun 22. maddesinde kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş ve uyuşmazlığa konu 7. maddenin farklı bir tarihte yürürlüğü gireceğine dair ayrıksı bir hükme de yer verilmemiştir. Hukuki güvenlik ilkesi kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. “Yasaların Geriye Yürümezliği İlkesi” uyarınca yasalar kural olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden “‘Kazanılmış Hakların Korunması” ilkesinin gereğidir.
Bu noktada, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karara bağlanan 09.06.2017 tarih 2016/3-2017/4 esas-karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının incelenmesi gerekirse, söz konusu karar uyarınca “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olup, ayrı işyeri olan bağımsız işveren oldukları, bu nedenle her vakıf için iş yeri düzeyinde toplu iş sözleşmesi yetkisi verilebileceği; iş güvencesi hükümlerinden yararlanmanın ön koşullarından olan işçi sayısı tespit edilirken her vakıf yönünden sadece kendi işçi sayısının dikkate alınacağına” karar verilmiştir. İçtihadı birleştirme kararları Yargıtay Kanunu’nun 45. maddesine göre bağlayıcıdır.Somut olayda, dava konusu talepler kanunun yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin olup söz konusu dönemde 7144 sayılı Kanun’un 7. maddesi yürürlükte olmadığı gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip, ayrı işyeri olan bağımsız işveren olduklarının belirlendiği hususunda tarafları bağlayıcı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bulunmaktadır. Bu itibarla, dava konusu ilave tediye isteğinin reddedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.