Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/37367 E. 2020/8235 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/37367
KARAR NO : 2020/8235
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

MAHKEMESİ : 3. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının …İşletmeleri …İşletmesi Müdürlüğünde 2000 yılında işe başladığını, 31/12/2014 tarihine kadar makine bakım işinde çalıştığını, çalışma süresi boyunca tüm emir ve talimatların ….İşletmeleri personeli tarafından verildiğini, yıllarca ihale alan şirketler değişmesine rağmen davacının aynı şartlarda çalışmaya devam ettiğini, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili,talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, dava dışı şirketler ile davalı arasında işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının çalışma süresinin ve yıllık izin süresinin hatalı belirlendiği gerekçesiyle alacaklar yeniden hesaplanarak, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK.353/b-2 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm tesis edilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacının toplam hizmet süresince 13 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek hesaplanan yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacının 13 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına terstir. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu gözetilerek, davacının 13 yıl boyunca izin kullanıp kullanmadığı noktasında beyanı alınmalı, oluşacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirerek yıllık izin ücreti ile ilgili karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında değişen alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı, davalı asıl işverenin talep edilen alacaklardan sorumlu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacının asıl işverene ait işyerinde değişen alt işverenlerin işçisi olarak 13 yıl 5 ay 6 gün çalıştığı, alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğu, asıl işverenin ise 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesine göre alt işverenler ile birlikte sorumlu olduğu sonucuna varılarak, toplam çalışma süresi ve son ücret miktarına göre hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır.
Dairemiz uygulamasına göre, alt işverenler arasında işyeri devrinin kabulü için, davacının bir alt işverene ait işyerinden çıkışı ile bir sonraki alt işverene ait işyerine girişi arasındaki sürenin makul süreyi aşmaması gerektiği kabul edilmektedir. Aynı alt işveren bünyesindeki çalışmanın kesintiye uğraması asıl işverenin sorumluluğu yönünden olumsuz bir sonuç oluşturmaz ise de, değişen alt işverenler bünyesindeki çalışmanın makul süreyi aşacak şekilde kesintiye uğraması, somut olayda işyeri devri kurallarının uygulanmasını engeller. Davacının bu süreyi aşan bir kesintiden sonra başlayan çalışması, yeni bir iş sözleşmesine dayalıdır. Hal böyle olunca, çalışmanın makul süreyi aşacak şekilde kesintiye uğrayıp uğramadığı değerlendirilmeden ve sonucuna göre alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı belirlenmeden kesintili çalışma süreleri toplanmak suretiyle sonuca gidilmesi isabetli değildir. Mahkemece belirtilen yönlerden gerekli araştırma yapılmalı, alt işverenler arasında işyeri devri bulunmadığı sonucuna varılması halinde, asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarının, her bir alt işverene ait işyerinde geçen çalışma süresi yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Bu kabule göre, davacının değişen alt işverenlerin her biri bünyesindeki çalışma dönemleri için, o döneme ilişkin çalışma süresi ve yine o dönemdeki son ücret seviyesine göre hesaplama yapılmalıdır. Belirtilen yönler dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2020 tarihinde gününde oybirliği ile karar verildi.