Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/347 E. 2017/3014 K. 21.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/347
KARAR NO : 2017/3014
KARAR TARİHİ : 21.02.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, duruşmalı olarak süresi içinde davalı …. vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteminin reddine, incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiş olmakla; dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının davalılardan … Elektrik Üretim Şirketinin alt işvereni olan diğer şirkete ait işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesinin 24.02.2016 tarihinde geçerli olmayan sebeple feshedildiğini, müvekkilinin uzun zamandır davalı ….’nin taşeronlarında çalışıp 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin aradığı altı aylık kıdem süresinin dolduğunu, müvekkilinin son taşeron şirket olan davalı … Hiz. Tic. Ltd. Şti.’de altı aydan az süreli çalışmasının hiç bir hukuki öneminin olmadığını, işçilerin asıl işverenin işlerini yapmakta olup, asıl işin alt işverene verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl işveren olan … Elektrik Üretim Şirketi ile diğer davalı şirket olan alt işveren arasındaki ilişkinin muvaazalı olduğunu,müvekkilinin asıl işverene işe iade edilmesini, bu talepleri kabul görmediği takdirde davacının alt işverene işe iadesine, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … Anonim Şirketi vekili; müvekkili şirketin davada taraf olmadığını, davacının iş akdinin diğer davalı tarafından feshedildiğini, diğer davalı ile müvekkili şirket arasında imzalanan temizlik ve diğer teknik hizmetlerin yerine getirilmesi sözleşmesinin iş sahibi müvekkili ile yüklenici arasında yapılan anahtar teslim götürü bedel hizmet ifasına yönelik bir sözleşme olduğunu, müvekkili şirketin bahse konu sözleşmede iş sahibi konumunda bulunduğunu işveren veya asıl işveren sıfatı olmadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, yüklenici firmanın taahhüt ettiği işlerin yerine getirilmesi için çalıştırılması gereken işçilerin sözleşmeye uygun şekilde çalışmalarını temin etmekle yükümlü olduğunu, oysa yüklenici bünyesindeki çalışan işçilerin bu davada davacı olan işçininde içinde bulunduğu çok sayıda yüklenici personelinin bulunduğunu, 19.02.2016 – 20.02.2016 – 21.02.2016 – 22.02.2016, 23.02.2016 tarihlerinde işe gelmeyerek yapmaları gereken işleri yerine getirmediklerini, hatta bir kısmının vardiyalarını terk edip yapmakta oldukları işi bıraktıklarını ve şirketin zarara uğradığını, yüklenici firma tarafından iş aktinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın husumet veya esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Hizmetler Sanayi Ticaret Limted Şirketi vekili, davacının müvekkili işyerinde altı aylık çalışma şartı ve iş aktinin belirsiz süreli iş akti olması şartının gerçekleşmediğinden dava şartı yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacının görevi olmayan işleri yapmaması, izin almaksızın ve haklı bir mazereti olmaksızın işe gelmemesi, işi durdurup haksız eylem yapması, müvekkili işveren tarafından ikaz edilmelerine rağmen işini yapmamakta direnmesi, müvekkil şirketin diğer davalı ile yaptığı sözleşmenin feshine sebep olmak suretiyle zarar görmesine neden olması gibi davranışları nedeniyle iş akdinin 4857 sayılı Kanun’un 25/2. maddesi kapsamında haklı nedenlerle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının yaptığı işin, işyerinde mevcut sistemin işleyişi açısından asıl işin bir parçası olduğu, taşeron işçilerin asıl işin bir bölümünde kadrolu işveren işçileri ile birlikte çalıştığı ve önceleri EÜAŞ, sonrasında devamı niteliğinde … ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespit edildiği, işveren tarafından yapılan feshin de haksız ve geçersiz olduğu gerekçesiyle davacının davalı işveren …. nezdinde işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı … Anonim Şirketi vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında, geçerli ya da muvazaalı bir alt işverenlik ilişkisi bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak davacının başından itibaren davalı …. işçisi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o iş yerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 15. maddesinde “Elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtım faaliyeti gösteren kamu tüzel kişileri, gerekli hallerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerini tabi oldukları ihale mevzuatı çerçevesinde hizmet alınması yoluyla yaptırabilirler” denilmiştir. Bu hükmü 30.03.2013 tarihi itibariyle yürürlükten kaldıran 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinde, “Lisans sahibi tüzel kişiler, lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilirler. Ancak, bu durum ilgili lisans sahibi tüzel kişinin lisanstan kaynaklanan yükümlülüklerinin devri anlamına gelmez. Hangi faaliyetlerin hizmet alımı yoluyla yaptırılabileceği Kurul tarafından belirlenir” kuralı öngörülmüştür.
Davalı, 4628 sayılı Kanun’un 15. maddesindeki imtiyazdan yararlanmaktadır. Bu hüküm ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın alt işverene verilebilir. Ancak anılan hüküm asıl işveren-alt işveren ilişkisinin genel muvazaa hükümleri yönünden denetime tabi tutulmasına engel değildir. 4628 sayılı Kanun’un 15. maddesinin yürürlükten kalktığı 30.03.2013 tarihinden sonraki dönem bakımından ise, 4628 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldıran 6446 sayılı Kanun’un 22. maddesi hükmü nazara alınarak, hüküm gereğince hizmet alımı konusunu oluşturabilecek faaliyetlerin belirlenmesine yönelik Kurul kararının olup olmadığının ayrıca araştırılması gerekir.
Diğer yönden, genel muvazaa denetimine ilişkin olarak mahkemece, öncelikle uzman bilirkişiler eşliğinde keşifle yerinde inceleme yapılarak, davacının fiilen yaptığı iş ve bu işin hizmet alım sözleşmesi kapsamında belirlenen iş olup olmadığı, davalı asıl işveren …’in kendi işçileri ile davalı alt işveren işçilerinin aynı işi yapıp yapmadıkları, alt işveren işçilerinin doğrudan muhatap olabilecekleri alt işveren şirket yetkililerinin iş yerinde bulunup bulunmadığı tespit edilerek, ardından yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda, davacının yaptığı işin hizmet alım sözleşmesi kapsamına girip girmediği,davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayalı olup olmadığı araştırılarak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan hükmün, sair yönler incelenmeksizin, yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.02.2017 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.