YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/33884
KARAR NO : 2020/4677
KARAR TARİHİ : 10.03.2020
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Silvan Kaymakamlığının talimatı ile davalı Silvan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışmaya başladığı, çalışmalarının kuruma bildirilmediği, asgari ücretin altında ödeme yapıldığı, hak ve alacaklarının ödenmediği, hizmet tespiti davası ile çalışma sürelerinin tespit edildiği iddiası ile kıdem ve ihbar tazminatı, ücret farkı, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalının Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı def’inin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
4857 sayılı Kanun’un 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir. 7036 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3. maddesinde de yıllık izin alacağının beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, dava 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı 13/08/2012 harç tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş, davalı ise süresinde ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Mahkemece, davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı defi değerlendirilerek belirlenmesi gerekirken, ıslaha karşı zamanaşımı dikkate alınmaksızın ve ıslah tarihi de hatalı gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-İçişleri Bakanlığı davalı olmadığı halde hüküm altına alınan alacaklardan İçişleri Bakanlığının müşterek ve müteselsil sorumlu tutulması hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 10/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.