Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/32326 E. 2020/8532 K. 02.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/32326
KARAR NO : 2020/8532
KARAR TARİHİ : 02.07.2020

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Şirkette Mayıs 2009-Ağustos 2014 tarihleri arasında çalıştığını, bir gerekçe gösterilmeden iş sözleşmesinin feshedildiğini, ağır ve tehlikeli iş kollarında faaliyet gösteren firmada müvekkilinin Kaynakçı ve Bakım Ustası olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca girdi – çıktı yapıldığını, en son net 1.200,00 TL ücret alan müvekkilinin ücretinin bir kısmının bankaya yatırılıp bir kısmının elden ödendiğini, yaptığı iş dikkate alındığında asgari ücretle çalışmayacağının açık olduğunu, mesainin 07:00-21:00 saatleri arası haftada 7 gün olduğunu, izin kullandırılmayan müvekkiline hak ve alacaklarının ödenmediğini, asgari geçim indirimi ve çocuk parası ödenmediğini, müvekkilinin eşinin çalışmadığını belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının 26.07.2009 tarihinde iş başı yapıp 20.07.2014 tarihinde kendi isteği ile işten ayrılmak istediğine ilişkin dilekçe verdiği için 01.08.2014 tarihi itibariyle çıkışının verildiğini, kendi isteği ile işten çıkan işçiye tazminat ödenmeyeceği için tazminat ödenmediğini, mevsim koşulları ve ekonomik krizler sebebiyle işin geçici olarak durması durumlarında personelin çıkışı verilip tekrar giriş yapıldığını, belirli süreli hizmet sözleşmesiyle çalışan davacıya asgari ücret ödendiğini, en son aylığı 1.020,00 TL olup banka hesabına yatırıldığı, tehlikeli işlerde asgari ücretle işçi çalıştırılamayacağına dair bir hüküm olmadığını, bankaya yatan parasını itirazsız aldığını, iş yerinde 08:00-16:00, 16:00-24:00 ve 24:00-08:00 saatleri arası şeklinde 3 vardiya halinde çalışıldığını, dini bayramlarda çalışılmayıp, resmi tatillerde çalışma ücretinin ödendiğini, yıllık izinlerini kullandığını, hafta izni kullandırıldığını, asgari geçim indiriminin bordolarda gösterilerek ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.Somut olayda, davacı dava dilekçesinde yalnızca aylık ücretinin net 1.200,00 TL olduğunu beyan etmiş olup; davalı işveren tarafından yemek yardımı yapıldığını ifade etmiş değildir. Dosya kapsamında yer alan ücret bordrolarında da yemek yardımına ilişkin herhangi bir tahakkuk yer almamaktadır. Hal böyle olmakla birlikte giydirilmiş ücretin tespitinde, taleple bağlılık ilkesi ihlal edilmek suretiyle, tanık beyanlarına göre günlük bir öğün yemek bedeli olan 6,00 TL’nin hesaplamaya dahil edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı hususlarında da uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir. Aynı ilkeler, hafta tatili ücreti alacağının ispatı bakımından da geçerlidir. Somut olayda, dava dilekçesinde, haftada yedi gün boyunca 07.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını ileri sürmüş olup; davalı ise cevap dilekçesinde iş yerinde üçlü vardiya uygulandığını, fazla çalışmanın söz konusu olmadığını haftalık izinlerin kullandırıldığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanları dikkate alınarak 07.00-21.00 saatleri arasında çalışmanın insan doğasına aykırı olduğu da değerlendirilerek davacının, 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığı, 1,5 saat ara dinlenme kullandığı, haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde, resmi tatillerde de çalıştığı kabul edilmek suretiyle fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak, davacı tanıkları dinlendikleri tarihte husumetli olup, davalı tanık beyanlarına göre resmi tatillerde çalışma olduğu hususu sabit ise de, aynı gün dinlenilen emsal dosyadaki davalı tanıkları iş yerinde üçlü vardiya ile çalışıldığını, ayda 4 gün olacak şekilde davacının hafta tatillerini kullandığını beyan etmişlerdir. Hafta tatili alacağı bakımından emsal dosyadaki davalı tanıklarının beyanları dikkate alınarak hafta tatili alacağının reddi yönünde hüküm kurulması gerekir.Diğer yandan, iş yerinde “vardiye raporu” başlıklı davacı imzasını içerir kayıtların da yer aldığı bunların değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Fazla çalışma ücreti talebi bakımından, kayıt bulunan dönem bakımından iş yeri kayıtları değerlendirilmek, davacının çalışmış olduğu vardiyaların çalışma saatleri incelenmek suretiyle, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu tespit edilmeli, kayıt bulunmayan dönem bakımından ise davacı tanıkları davalı ile husumetli olduklarından ve davalı tanıkları da iş yerinde üçlü vardiya sistemi bulunduğunu beyan ettiklerinden, bu dönemler bakımından fazla çalışma ücretin alacağının davacı tarafça ispatlanamadığından reddine karar verilmelidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.