Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/32124 E. 2020/8098 K. 29.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/32124
KARAR NO : 2020/8098
KARAR TARİHİ : 29.06.2020

MAHKEMESİ : 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacının dava dışı … Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’de çalıştığını, davalı tarafça iş sözleşmesinin 07.05.2013 tarihinde feshedildiğini, davalı kuruma işsizlik ödeneği almak için başvuruda bulunduğunu ve başvurusu sonrasında işsizlik ödeneğine hak kazandığından bahisle davacıya ödeme yapıldığını, bu işsizlik ödeneğinin iptal edildiğinden bahisle ödenmiş olan bedelinin iadesinin talep edildiğini, bu işlemin yasal ve yerinde olmadığını, işsizlik sigortası primlerinin ödenmiş olması şartlarının gerçekleştiğini, dava dışı şirket tarafından yapılan sigorta primlerinin fiili çalışmaya dayalı olmadığının … denetmekleri tarafından tespit edildiğinden primlerin ve çıkışının … tarafından iptal edildiğinin belirtildiğini, işsizlik ödeneğinin hangi hallerde kesileceğinin düzenlendiğini ve davacının fiili çalışması olmadığı gerekçesiyle prim ve çıkışının iptal edilmesinin söz konusu olamayacağını belirterek; davalı kurumun 06/11/2015 tarih 39001389-403.05.2960 sayılı işleminin iptaline ve davacı tarafından davalı kuruma ödenen 90 günlük (2.746,56 TL) işsizlik ödeneğinin davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Kurumun işlem yapmadan önce incelemeleri yaptığını ve yapmış olduğu bu incelemeler sonucunda davacının yasaya aykırı olarak işsizlik ödeneği aldığının tespit edildiğini, müvekkili kurumca uygulanan idari işlem aleyhine yapılan itirazın reddi gerektiğini ve dolayısıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun; HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının işsizlik ödeneğinin iptaline dair Kurum işleminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4447 sayılı Yasanın 51. maddesine göre işsizlik ödeneğine hak kazanmanın şartları “bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleri aşağıda belirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona erenler, Kuruma süresi içinde şahsen başvurarak yeni bir iş almaya hazır olduklarını kaydettirmeleri ve bu Kanunda yer alan prim ödeme koşullarını sağlamış olmaları kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 13 üncü maddesi veya 854 sayılı Deniz İş Kanununun 16 ncı maddesi yada 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işveren tarafından sona erdirilmiş olmak”tır.
İşsizlik sigortası, çalışanın hizmet sözleşmesinin son bulmasıyla özdeşleşen bir kurumdur. Hizmet sözleşmesinin askıda kalması, onun son bulduğu anlamına gelmediğinden ve işçi askı devresi sonunda yeniden çalışmayı sürdüreceğinden, işsizlik sigortası edimlerinden yararlanma imkanı da yoktur, yasanın 51/g bendinde geçen grev ve lokavtın, yasal grev ve lokavt niteliğini taşıması gerektiği açıktır. Yasa, sigortalının işsizlik sigortasından ödenek talep hakkını engelleyen diğer askı halleri olarak da, “ilgili kanunlardan doğan olağanüstü hal, seferberlik hali, doğal afetler, kısa süreli askerlik, sivil savunma hizmetleri gibi çalışma yükümlülükleri”ne yer vermiştir. Buna karşın, 4447 sayılı yasada değinilmeyen “mevsimlik iş”veya “ücretsiz izin kullanılması” gibi durumlarda da, işçilerin hizmet akitleri askıda olabilmektedir. O nedenle, hizmet sözleşmesi son bulmayan bu gibi durumlarda da, işsizlik sigortasından yararlanma olanağı yoktur.(İşsizlik Sigortası …-Doç. Dr. …Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.)
İş Kanununda iş sözleşmesinin işverence tek taraflı olarak askıya alınabileceğini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle işverenin sözleşmeyi tek taraflı olarak askıya alması fesih olarak kabul edilmektedir. Ancak, somut olayda iş akdi işverence askıya alınmış, davacı bu askı süresince işe çağrılmayı beklemiş, askıya alma konusunda tarafların iradeleri birleşmiştir. Bu durumda, sözleşmenin davalının iş akdinin …’ya çıkış bildirimin yapıldığı 07/05/2013 tarihinde feshedildiğinin ve bu tarihe kadar davacının iş akdinin, işçinin fiilen çalışmaması ve işverenin ücret ödememiş olması nedeniyle bir nevi askı döneminde olduğunun kabulü gerekir.
Sözleşmenin askıya alınması, aralarında sürekli bir borç ilişkisi yaratan tarafların ortak iradesine uygun bir durumdur. Çünkü taraflar sürekli borç ilişkisi yaratan bir sözleşme yapmakla karşılarına çıkan ilk engelde onu ortadan kaldırmayı değil kural olarak sürdürmeyi amaçlarlar. Sözleşmenin askıya alınmasının işlevi tarafların iradelerine uygun bir biçimde mümkün olduğu kadar iş ilişkisinin sürekliliğini sağlamaktadır. Bu nedenle ve askıya alınmanın iş güvencesini sağlama amacına uygun olarak uygulamada yargıcın şüphe halinde hakkını iş akdinin askıya alındığı yönünde kullanması gerekir.
İş akdinin askıya alınması teorisi sadece yasada öngörülmeyen askı hallerinin uygulama alanına geçirilmesinde değil aynı zamanda mevzuatla bağlanmasına karşın hüküm ve sonuçları eksik düzenlenmiş askı hallerinde boşlukların doldurulması işlevini de yerine getirir.
Doğal afetler, yangın, yasama veya yürütme organınca konulan ithalat ve ham madde yasakları vb. nedenler işverenin, işçinin iş görme edimini kabul etmesini imkansız hale getirirler. İş Kanununun 24. maddesinin III. Bendinde iş akdinin askıya alınması zorlayıcı nedenlerin varlığına dayandırılmıştır. Bu hükme göre işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde işverenin ifayı kabul imkânsızlığı ve iş akdinin askıya alınması söz konusu olur. (… Hukuku)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda, davacının dava dışı … Hastanesi (… Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.) işyerinde 02.09.2010 tarihinden beri çalışırken, 05/09/2012 tarihinde Valilik tarafından “işyerindeki eksikliklerin tamamlanması için geçici süre ile faaliyetinin durdurulmasına” karar verilmiştir. Davacının 07/05/2013 tarihinde “23- İşçi tarafından zorunlu nedenle fesih” koduyla …’ya çıkışı bildirilmiştir. Kurum müfettişince alınan tanık beyanlarından işyeri yetkilileri tarafından çalışmalara hastane açılıncaya kadar ara verildiği ve herhangi bir gelişme de yeniden personele haber verileceğinin söylendiği, işyerinde denetimlerin yapılması nedeniyle de çıkışlarının verildiğini anlaşılmıştır. Çıkış tarihine kadar davacının sigorta primleri yatırılmış, fesih sonrasında davacının başvurusu üzerine kendisine 240 gün işsizlik ödeneğini hak ettiği belirlenerek işsizlik ödeneği bağlanmış ve davacıya 90 gün işsizlik ödeneği ödenmiştir.
Kastamonu Çalışma İl Müdürlüğünün 2012/983356 sayılı ve 19/11/2012 tarihli inceleme emri sonucu hazırlanan ve 16/04/2014 tarihinde sonuçlandırılan inceleme raporuna göre, dava dışı işyerinin Valilik tarafından verilen faaliyet durdurma kararı sebebiyle 07/09/2012 tarihinden sonra işyerinde fiili çalışmanın bulunmadığı, fiili çalışmaya dayanmayan 07/09/2012 tarihinden itibaren yapılan sigortalılığın ve işveren tarafından ödenen primlerin iptaline, davacıya ve onunla aynı durumda olan yaklaşık 80 işçinin işsizlik ödeneğinin kesilmesine karar verilerek ödenen miktarın iadesi talep edilmiş ve davacı da aldığı işsizlik ödeneğini Kuruma geri ödemiştir. Davacı açtığı bu dava ile Kurum tarafından haksız olarak işsizlik ödeneğinin kesilmesi ve ödenen miktarın geri istenmesine dair işleminin iptali ile hak ettiği tutarın kendisine ödenmesini talep etmiş, mahkemece Kurum işleminin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de verilen ret kararını hukuka uygun bularak istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Ancak verilen karar hatalıdır.
Davacının iş akdinin, işverenin zorunluluk hali nedeniyle, faaliyetinin geçici olarak resmi makamlarca durdurulmuş olması sebebiyle, tarafların zımni olarak iradelerinin birleşmesi sonucunda 07.09.2012 tarihinde bir nevi askıya alındığı ve iş akdinin 07.05.2013 tarihinde feshedildiğinin kabulü iş hukukunun temel ilkeleri çerçevesinde somut olaya uygundur. Aksini kabulü durumunda işçi, kendi ihmali ya da hilesi olmadan yasal hakkından mahrum bırakılacaktır. Bu itibarla davalı Kurum işlemi hatalı olup işlemin iptali ile davacı tarafından Kuruma geri ödenen işsizlik ödeneğinin de davacıya verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.