Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/31378 E. 2018/24353 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/31378
KARAR NO : 2018/24353
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 18/03/2009 tarihinde davalı işverene ait … ilçesinde bulunan bulgur fabrikası işyerinde bekçi olarak işe başladığını, bu işyerinde 19/06/2013 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, 19/06/2013 tarihinde müvekkilinin iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin bekçi olarak çalıştığı dönemde iki kişi olmak üzere kış ve yaz farklı olmaksızın iş gereği her gün 12 saat dönüşümlü olarak çalıştıklarını, müvekkilinin yıllık izinlerini hiç kullanmadığını ileri sürerek birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 18/03/2009 tarihinden 18/06/2013 tarihine kadar üçer aylık dönemler halinde sözleşmeler yapıldığını, ancak davacının bekçi olarak görevlendirildiği bankanın taşınmazının 18/06/2013 tarihinde satılmış olması ve geçici olarak görev yapma durumunun ortadan kalkması neticesinde adı geçen ile akdedilen hizmetin sözleşmesi 19/06/2013 tarihi mesai sonu itibariyle sona erdirildiğini, davacının talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda çalışma durumu ve süresine göre uygun oranda bir indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır.
Gerçekten bir işçinin uzun süre ve her gün aynı şekilde günlük çalışma süresinin üzerinde fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına uygun düşmez. Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, Yargıtay’ın yapılmasını öngördüğü indirimi çalışma süresinden indirim olarak algılamak gerekir. Fazla çalışma ücretinden indirim taktiri indirim yerine, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davacı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Ancak, fazla çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda, … Bankası A.Ş.’nin 13.03.2009 tarih, 032-865 sayılı kararına istinaden davacı … ve …’nın … ilçesi, … mahallesinde yer alan davalı lehine tapu tescil işlemi yapılan taşınmazın 24 saat süreyle korunmasını teminen görevlendirildikleri anlaşılmaktadır. Dosyada yer alan alan diğer belgelerden de … mevkiinde yalnızca iki kişinin bu iş için görevlendirildiği sabit olup, davacı işçinin fazla çalışma alacağı bu belgeler dikkate alınarak günde 12 saat çalışma yapıldığı kabul edilmek suretiyle hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporunda tespit edilen brüt miktarlardan %30 hakkaniyet indirimi uygulanmak suretiyle fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere, fazla çalışma alacağı yazılı belgelere dayandığından mahkemece hakkaniyet indirimi yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava dilekçesinde, dava konusu alacakların net olarak tespit ve hükmedilmesine dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Gerek Dairemizin ve gerekse Yargıtayın yerleşik uygulaması, açıkça net miktarların talep edilmediği durumda, sabit olan alacaklarda brüt miktarlara hükmedilip kanuni kesintilerin infaz aşamasına bırakılması yolundadır.
Somut olayda, kesintilerin infaz aşamasına bırakılması en doğru yöntem olduğundan ve yerleşik içtihatlar da bu doğrultuda bulunduğundan, davacının alacaklarının brüt olarak hesaplanması yerinde ise de, “yasal kesintiler infaz sırasında nazara alınmak kaydıyla” alacaklara hükmolunmalıdır. Bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.