Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/30125 E. 2020/7048 K. 17.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/30125
KARAR NO : 2020/7048
KARAR TARİHİ : 17.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Mahkeme gerekçeli kararının … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na 05.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği, … Valiliği’nce 26.09.2016 tarihinde verilen kararın temyiz edildiği, 07.10.2016 tarihli mahkeme ek kararı ile temyizin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyizin reddine dair ek karar verildiği, ek kararın süresinde … Valiliği tarafından temyiz edildiği görülmüştür. Gerekçeli kararın tüzel kişiliği bulunmayan … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na tebliğ edildiği, tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, temyizin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
Belirtilen sebeple temyiz isteminin reddine dair 17.10.2016 TARİHLİ EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dava dosyası için tetkik hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sora dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin … Valiliğine bağlı İl Özel İdaresi … ve … Merkezleri programı kapsamında çalıştığını, davacıyla birlikte aynı pozisyonda çalışan başka işçilere yol ve yemek ücreti ödendiği halde müvekkili davacıya yol ve yemek ücreti ödenmediğini, İş Kanunu’nun işverene işyerinde çalışan işçilere eşit davranma borcu yüklediğini, müvekkili davacının da yemek ve yol ücretinden yararlandırılması gerektiğini, iş sözleşmesinin feshedileceğinin ihbar edildiğini, ihbar süresinin sonunda çalıştırılmaya devam edildiğini, ancak iş arama izninin kullandırılmadığını ileri sürerek, yol ve yemek yardımı ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
12.11.2012 tarihli 6360 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 2. ve 5. fıkraları ile … İl Özel İdaresinin tüzel kişiliği dava devam ederken sona ermiştir.
6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasıyla; mevzuatla il özel idarelerine yapılan atıflar bu Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri için ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, Hazineye, valiliklere, büyükşehir belediyelerine ve bağlı kuruluşlarına veya ilçe belediyelerine yapılmış sayılacağı, tüzel kişiliği kaldırılan il özel idarelerine 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve diğer mevzuatla verilmiş olan yetki, görev ve sorumluluklar ilgisine göre bu kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılacağı ve yerine getirileceği, söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davalar ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluş olduğu açıkça düzenlemiştir. Bu durumda kaldırılan il özel idareleri hakkındaki davaların ilgilisine göre devredildiği kurum ve kuruluşa yöneltileceği tartışmasızdır. Somut uyuşmazlıklarda il özel idaresine karşı açılan davalarda öncelikle dava konusunu oluşturan faaliyet ve işlemlerle ilgili konuların hangi kurum ve kuruluşlara devredildiği ve devralanın tüzel kişiliğinin de bulunup bulunmadığı belirlenerek davalı sıfatının kime yöneltileceğinin tespiti gerekir.
Tüzel kişiliği sona eren il özel idarelerinin devir, tasfiye ve paylaştırılma işlemlerini düzenleyen 6360 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulacağı, bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabileceği, 4. fıkrasında bu Kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin; personelini, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile hak, alacak ve borçlarını bu Kanun’un yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde valiliğe bildireceği, bu idarelerin taşınmazlarının satışı, tahsisi ve kiralanması, iş ve toplu iş sözleşmesinin yapılması, her türlü imar uygulaması (inşaat ruhsatı hariç), iş makineleri ve diğer taşıtların satışı ile borçlanmalarının İçişleri Bakanlığı’nın onayına bağlı olduğu, 5. fıkrasında ise tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verileceği, devir işleminin, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulacağı, Maliye Hazinesine devredilen taşınmazların Kanun’un yayımlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılacağı, Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, bu Kanun’un 1. maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanların; kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla; ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, Mahkemece davanın gerçek hasma yöneltilmesi temin edilmeden, kapanan İl Özel İdaresine karşı yargılamanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Yukarıdaki düzenlemeler kapsamında, devir, tasfiye ve paylaştırma komisyon kararı ve ilgili belgeler getirtilerek husumetin kime yöneltilmesi gerektiği belirlenmeli, daha sonra davacıya bu hususta süre verildikten ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekmektedir. Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 17/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.