Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/29108 E. 2020/5109 K. 24.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/29108
KARAR NO : 2020/5109
KARAR TARİHİ : 24.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/03/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Yapılan tebligata rağmen duruşma günü taraflar adına kimse gelmediğinden hükmün evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İşyerinde en üst düzey konumda çalışan işçinin görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda işçi ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir yönetici ya da şirket ortağı bulunması durumunda, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma talep hakkı doğar. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı ve davalı tanıklarının beyanları ile dosya kapsamına göre, davacının işletmenin genel sorumlusu ve işveren vekili olarak yüksek ücretle üst düzey yönetici olduğu, çalışma saatlerini kendisinin belirlediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, üst düzey yönetici olan davacının fazla çalışma ücreti isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-4857 sayılı İş Kanunu’nun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacıya 6 yılı aşkın tüm çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkının hiç kullandırılmadığı kabul edilerek, yıllık izin ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
Bununla birlikte, bu kadar uzun süre boyunca yıllık izin hakkının kullandırılmaması yönündeki iddia hayatın olağan akışına uygun olmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31 inci maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı asilin dinlenilmesi gerekliliği açıktır.
Bu itibarla mahkemece, davacı asil çağrılarak yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda beyanı alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.